Türkiye’nin en zenginlerinden biri olan Hüsnü Özyeğin ile Bitlis-Tatvan’ın Kavar Havzası’ndaki 6 köy, 5 mezranın birlikte yürüyüşü kolay olmamış. Ki bu 6 köyden üçü 1993’te boşaltılmış, köylülerin çoğunluğu İstanbul Bağcılar’a zorunlu göç etmiş, 2000’lerde köylerine geri dönmüş. Biri tam korucu köyü, biri de yarı korucu köyü.
Geçmişte evleri yakılıp, yıkılmış, hayvanları telef olmuş köylüler diyor ki, “Birbirimizin ne cenazesine gideriz ne de düğününe.”
Karşı taraf dediği korucular.
Mutlulukta, ağıtta bir araya gelmiyorlar ama Hüsnü Özyeğin Vakfı’nın projesiyle kurulan kooperatif ile tek merkezde sütlerini toplayıp, satıyorlar.
Sadece süt de değil, balları, tarım ürünleri, el işleri aynı tezgahta satılıyor.
‘İlk defa devletten başka birileri geldi’
Özyeğin Vakfı Kırsal Kalkınma Programı Direktörü Nurcan Baysal, köyleri gezerken söylüyor:
“İlk yıl kolay değildi. Güven tesis etmekle geçti.”
Nitekim bir köylü, “Hep çektik acaba bunlar da mı bize çektirmeye geldi diyorduk. Şimdi gitmelerini istemiyoruz” diyor.
Bir başkası “İlk defa devlet dışında birileri geldi. Birilerinin bize sahip çıkması çok güzelmiş” diyor.
Nurcan Baysal anlatıyor:
“İlk yıl 12 bin meyve fidanı diktik, 10 bini ceviz. Ceviz ağaları henüz meyve vermedi ama verdiği zaman bir ağaç, bir çocuğun tüm eğitim masrafını karşılıyor. Nasıl budayacaklarını, sulayacaklarını öğrettik. İkinci yıl yavaş yavaş kooperatif fikrini ortaya attık. Korkuyorlardı, ‘biz yoksuluz kredi alamayız’ diyorlardı. Kooperatifçiliği öğrenmeleri için İzmir’e, Malatya’ya, Kayseri’ye götürdük. Hayvancılık projesini devreye aldık. Ahırlarda iyileştirme yaptık. Üçüncü yıl sütü toplamaya başladık, dördüncü yıl da pazarlamaya.”
Eskiden köylüler sütü tüketir, tüketemediğini de dökermiş. Artık sütlerini satmak için ihale düzenliyorlar. Hangi firmanın teklifi iyiyse anlaşma yapıyorlar.
4 milyon liralık kalkınma
Nurcan Baysal, hatırlatıyor: “6 yıl önce ‘Ayşen Hanım ve Nurcan Hanım el ele verince’ diye yazmıştın.” O tarihte Radikal’deki köşe yazımda aktarmıştım. Hüsnü Özyeğin’in eşi, Anne Çocuk Eğitimi Vakfı-AÇEV’in kurucusu Ayşen Özyeğin kuş gribi salgının olduğu günlerde, televizyonda Doğulu çocukların kesik kuş başlarıyla top gibi oynadığını görür. Cehalet, aymazlık karşısında dehşete düşer. Bir şeyler yapmak gerekir. İlk aradığı kişi Nurcan Baysal’dır.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı UNDP’de Kemal Derviş’in başkanlık yaptığı dönemde GAP-GİDEM Diyarbakır Ofis Koordinatörüydü. Nurcan’ın “Bir kişi bu bölgede çok şeyi değiştirir, iki kişiyle neler neler yapılmaz” sözleri aklımda hâlâ.
Ayşen Hanım’ın başlattığı Diyarbakır’ın Eğil İlçesi’ne bağlı iki köy ve iki mezrada kalkınma programını, eşi Hüsnü Özyeğin kendi vakfında daha büyüttü. Kavar Havzası’nın yanı sıra Kilis’in Ravanda Havzası’ndaki 8 köyde de kalkınma programı uyguluyor.
Kavar projesi 2 milyon liraya mal olmuş. Ravanda Havzası’nın proje maliyeti de 2 milyon lira.