Başkan Obama twitter’da takipçilerini küresel ısınmanın sorumlusu sera gazı salınımına karşı mücadeleye davet ediyordu. “Karbon kirliliğine karşı sonuna kadar mücadele edeceğime” diye başlayan bir kampanya.
ABD’nin eski başkanı Bush’un ‘ülkesinin ekonomik çıkarlarına olumsuz etkide bulunacağı gerekçesiyle, Kyoto’ya taraf olmayacağını’ söylemesinin ardından, Obama’nınki büyük gelişme de…
Hepsi o kadar.
1997’den beri, neredeyse 20 yıldır dünya liderleri iklim değişikliği, küresel ısınmaya karşı mücadele için toplanıyorlar ve suya yazı yazıp dağılıyorlar.
Gelişmiş ülkeler, sera gazı salınımıyla mücadelede isteksiz davranıyor, gelişen ülkeler de “Ben de senin kadar gelişeyim, sonra çevreci olurum” diyor.
Bir de gelişmiş ülkelerin çifte standartlı politikaları en büyük darbeyi vuruyor, dünyaya.
Türkiye’de sera gazı salınımı son 20 yılda yüzde 100’ün üzerinde artmış durumda.
Avrupa Birliği’nde yüzde 30’a yakın azalmış.
ABD’de ise yüzde 10 seviyesinde artmış.
Bu tabloda Türkiye, evrenin düşmanı ilan edilebilir mi? Tabloya sadece göz atarsanız, evet. Rakamların dilinde ise şu yatıyor: ABD ve Avrupa Birliği sera gazı salınımında rekor kıran sektörlerini az gelişmiş ülkelere taşıdı. Yani onlar evlerinde çevreci, dünya umurlarında değil.
Dünyayı kurtarmak için tüm dünyanın mücadele vermesi gerekiyor. Obama da önce sıradan vatandaşlardan değil, karbon kirliliğine neden olan sektör temsilcilerinden imza toplamalı.
Tüket, tüket nereye kadar?
Küresel ısınmada elbette önce ABD kendine çeki düzen versin, sonra biz Türkiye olarak bir şeyler yaparız deme lüksümüz kalmadı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın önceki günkü açıklaması vahim durumumuzu ortaya koyuyordu:
“Türkiye genelinde 818 milyon kilovat saat elektrik tüketildi. Bu tüketim bir günde oldu. Bu, şu ana kadar Türkiye Cumhuriyet tarihinin rekorudur. Bu, birçok ülkenin 3 aylık, 4 aylık tüketimlerine denk gelen bir şeydir.”
Bakan Taner Yıldız, enerji penceresinden bakarak, “Türkiye'nin kurulu gücü 66 bin megavat civarında. Enerji arzında 5-6 megavat arz fazlamız var. Şükür olsun bir sıkıntımız yok bu manada. Geçen ay irili, ufaklı 25 tane santral devreye almışız. Bu, pazar günlerini hariç tutarsak hemen hemen her gün bir santral devreye almak anlamına geliyor. Bu açıdan özel sektör yatırımcılarıyla işbirliğimiz devam ediyor” diyor.
Normal koşullarda Çevre Bakanı’nın da çıkıp, çevre penceresinden “Konutta yeni teknolojinin kullanımı, sürdürülebilir ulaştırma politikası, ormansızlaştırmaya son verilmesi, tarımda ve sanayide çevreye duyarlı üretimin teşvik edilmesi gerekiyor” demeliydi.
Aksi takdirde tüket, tüket nereye kadar.