Aydın Ayaydın'ı Taksim Meydanı'nda, televizyon kamerasına şunu söylüyor: 'İşverenler de burada olmalı, hep beraber emek bayramı olarak kutlansa. Bir dolu işveren arkadaşı gördüm, işçisiyle kol kola meydana geliyor.'
Aradım, geçmişten gelen ahbaplığımızla espri yaptım: 'İşverenlerin bayramı değil bugün, işverenler 1 Mayıs'a da mı sahip çıkacak?'
Güldü. 'Kardeşlerim işveren ama ben değilim.' (Kardeşleri İpekyol Grubu'nun sahipleri.)
TİSK (Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu) Başkanı Tuğrul Kutadgobilik bile diyor ki: 'İşçi temsilcilerinden davet almış olsaydım, 1 Mayıs'ı çalışanlarla birlikte kutlamak için Taksim Meydanı'na giderdim.'
Çok yakın arkadaşım, lojistik şirketi sahibi Berna ile yıllardır çekişmemizdir, 'Bugün bayramı kutluyorum, tatil yapıyorum' der.
Ben de kızarım 'Bugün senin bayramın değil, sen git çalış.'
1997 ve 98 yılı olmalı, rahmetli Sakıp Sabancı ve Güler Sabancı ile Arjantin-Brezilya'ya gitmiştik, Brezilya'daki lastik fabrikasına. O gezide, Milliyet adına geziye katılan Nedim Şener fırsat buldukça Sakıp Ağa'ya takılıyordu: 'Sakıp Ağa siz halkçı birisiniz, gelin sizi solcu yapalım.'
Sakıp Ağa'nın da çok hoşuna gitmişti, o da başladı 'Nedim kardeşim şu sokakta bir yürüyüş yapalım mı?' demeye. Fabrikada, Brezilyalı işçiler Sakıp Ağa'yı omuzlarına aldıklarında keyfine diyecek yoktu. Yeri gelmişken, Nedim'e de selam göndereyim. Arkadaşımı özledim, eminim onun özgürlüğünü özlemesinin yanında bizim özlemlerimiz hiç kalır.
İşveren 1 Mayıs'a da sahip çıkmaya(!) devam etsin, çalışan kesimin sıkıntıları değişmiyor. Eski DİSK Başkanı, CHP milletvekili adayı Süleyman Çelebi şunları söylüyor: 'Türkiye'nin en temel sorunu, işsizlik ve yoksulluk. Türkiye işsizlikte Avrupa 2'ncisi, gelir adaletsizliğinde dünya 3'üncüsüyüz. İş kazalarında dünya 2'ncisiyiz. Bugün hala ülkemizde 12-13 saatlik çalışma süreleri devam ediyor. Bugün 1 Mayıs'ın esas doğuş nedeni, 8 saatlik çalışma süresi elde etmektir. 8 saatlik çalışma süresi elde edilirse 1 Mayıs o zaman amacına ulaşır.'
Gece 3, Aydın Ayaydın afişleme yapıyor
AYDIN Ayaydın'ı Anka Kuşu'na benzetirim. Her daim küllerinden doğmayı başarıyor. Anka Kuşu'ndan farkı, küller kendisinin değil, temsil ettiği kurumların külleri oluyor.
CHP'nin İstanbul 2. Bölge milletvekili adayı Aydın Ayaydın, 'Bölgemdeki insanlar, Aydın Ayaydın denildiğinde akıllarına ilk 'eski Beşiktaş Asbaşkanı' geliyor' diyor. Biz ekonomi gazetecileri için de Aydın Ayaydın denildiğinde Şekerbank ve Vakıfbank'taki görevlerinden ziyade, Emlakbank eski Genel Müdürü akla gelir.
Emlakbank tarih oldu, Aydın Ayaydın sessizliğe gömülmedi Bankalar Birliği Başkanlığı, Rekabet Kurulu Başkanlığı görevlerini üstlendi. Derken siyasete atıldı, ANAP'tan milletvekili oldu. ANAP eridi, Aydın Ayaydın gazeteciliğe adım attı. Hızlı, çalışkan gazeteci de oldu.
Şimdi CHP'nin İstanbul 2. bölge milletvekili adayı: 'Dün gece 3'e kadar yine seçim afişlerini asan ekipteydim' diyor.
Seçim Kanunu'na göre partiler sadece seçim ofislerinin 50 metre çapındaki alanı afişlerle donatabiliyor.
Aydın Ayaydın 'Biz kanuna uyuyoruz, ona rağmen polis engel oluyor. Gidin bakın Şişli Meydanı'na AK Parti'nin seçim ofisi yok ama afişleri asılmış. Sahaya eşit şartlarda çıkmıyoruz. Her şeye rağmen var gücümüzle çalışıyoruz' diyor.