Avrupa Birliği ile ilgili bugüne kadar yapılan en güzel yorum AB Bakanı-Başmüzakereci Volkan Bozkır'dan geldi: “AB müktesebatı nedir derseniz, kamyonun damperi kalkınca gaz pedalının devreden çıkmasıdır.” Evet, AB standartları demek, hayatın ucuz olmaması demek. O zavallı minibüs şoförünün vahşi bir pervasızlıkla hayatını kaybetmemesi demek. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, başbakanlık günlerinde söylediği “2014, AB yılı olacak” sözleri maalesef gündemde hak ettiği yeri bulamamıştı. Başbakan Davutoğlu ise hükümet programını okurken şu vurguyu yapıyordu: “Hedefimiz Cumhuriyetimizin 100. yıldönümünü AB üyeliği ile taçlandırmaktır." Devletin tepesindeki üç ismin Cumhurbaşkanı, Başbakan ve AB Bakanı’nın sözleri, AB üyeliğini savunanların yıllardır söylediklerini teyit ediyor: Önemli olan AB yolunda yürümemiz, üyelik günü geldiğinde BİZ durumu değerlendiririz. Bu haftaki söyleşi konuğun Türk iş alemiyle Avrupa Birliği arasında köprü oluşturmak için 49 yıl önce kurulan İktisadi Kalkınma Vakfı-İKV’nin Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Cihad Vardan. İKV heyeti Başbakan, Dışişleri Bakanı ve AB Bakanı’ndan randevu istedi. 'AB için yeni yol haritası' önerecekler.
Parlayan yüzük taşı
¦ Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu yılın başında söylediği 2014 AB yılı olacak” sözünden siz ne anlıyorsunuz?
Hükümetin oluşumuyla daha iyi idrak edebiliyorum. AB ile de yakından ilgilenen Dışişleri Bakanımız Başbakan, AB Bakanımız da Dışişleri Bakanı oldu. Ve AB Bakanlığı’na da daha önce ABGS Genel Sekreteri, Türkiye’nin AB’de daimi büyükelçiliğini yapmış olan emekli büyükelçi Volkan Bozkır'ın getirilmesiyle üç ayağın tamamlandığı önemli bir gelişme olduğunu düşünüyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, başbakanken söylediği ‘2014 AB yılı olacak’ sözüyle de şimdi taşlar yerine oturdu. Hükümetin AB sürecini çok ciddi ele alacağı gözüküyor. Yeni fasılların açılmasına yönelik beyanatları da bu çerçevede değerlendiriyoruz. Bir de çevremizdeki ülkelerde Irak’ta, Suriye’de yaşananlarla Türkiye parlayan yüzük taşı gibi. AB ile yürüteceğimiz müzakerede Türkiye için rahat bir ortam oluşmuş vaziyette. AB'nin Türkiye gibi kendi içinde istikrarlı, ekonomik ve siyasi istikrarını muhafaza edebilmiş bir ülkeyi dikkate alması gerektiğini düşünüyorum.
Biz de 2023 diyorduk
¦ Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun,“Hedefimiz Cumhuriyetimizin 100. yıldönümünü AB üyeliği ile taçlandırmaktır" sözlerini duyduğunuzda siz ne hissettiniz?
Bizim İKV’nin çok arzu ettiği bir husustur. Son dönemdeki söylemlerimizde Türkiye’nin ucu açık müzakere sürecinde olduğunu, buna kesin bir tarih verilmesi gerektiğini, 'şu tarihe kadar müzakereler tamamlansın' denilmesini arzu ediyorduk. Bizim de verdiğimiz bir tarih vardı, 2018’e kadar müzakere sürecini bitirelim, toparlanma sürecini de halledip 2023’te de Türkiye, Cumhuriyet’in 100’üncü yılında Avrupa Birliği üyesi olsun diyorduk. Hükümetin programında ve Başbakan Davutoğlu’nun söyleminde duyunca çok memnun olduk. Bizim de arzu ettiğimiz bir konuyu dile getirmiş oldu. Süreç elbette sadece bize bağlı değil. Sonuçta ikili ilişkiden söz ediyoruz.
Yol haritası önereceğiz
Bizim önümüzdeki günlerde Başbakanımızla, Dışişleri Bakanımızla ve AB Bakanımızla görüşmemiz olacak. Randevu istedik. Kendi açımızdan AB için yol haritası önereceğiz. Ben MÜSİAD başkanıyken de, yeni hükümet kurulduğunda iş dünyasının arzu ettiklerini önerirdim. Bu hafta biliyorsunuz zaten MÜSİAD önerilerini sundu. Bu hükümet 8-9 aylık bir hükümet gibi görünüyor ama eğer çok büyük bir yanlışlık, hata olmazsa 2015 seçimlerinden sonra da göreve devam edecek. Zaten AB, Türkiye’nin projesi. Geçmişte de hükümetler geldi geçti ama Türkiye’nin AB’ye katılım süreci zaman zaman yavaşladı ama hedefte bir şaşma olmadı.
Toplumun yeniden AB'yi sevmesi lazım
¦ Nedir sizin yol haritanız? Başbakan, Dışişleri Bakanı ve AB Bakanı ile görüşmenizde neler önereceksiniz?
Birkaçını söyleyeyim, müzakerenin bitişi ile ilgili kesin bir tarih oluşsun. Bu hedefe yönelik girişimlerin gerçekleşmesini istiyoruz. İkinci konumuz, AB ile müzakerelerin başladığı yıllardaki destek Türkiye’de geriledi.
¦ Müzakerelere ilk başlandığında AB üyeliğine destek yüzde 90’a ulaşmıştı, sonra yüzde 30’lara kadar düştü. Bu hafta Trans Atlantik Eğilimler raporu açıklandı, Türkiye’de AB üyeliğini “iyi bir şey” olarak nitelendirenlerin oranı, 2013’te yüzde 45 iken bu yıl yüzde 53 olmuş.
Bu desteğin artırılması için iletişim çalışması yapılması gerekiyor. Hükümetin, bakanların ilgisi çok önemli. Ortaya koyacakları plan ve projeler kamuoyunda da karşılığını bulacaktır. Elbette sürecin aksamasının sebebi sadece Türkiye değil. Bilakis hataların çoğu da karşı tarafta. Biz hükümete önerilerde bulunurken, biliyorsunuz İKV, Avrupa Birliği ile de devamlı irtibatta, 30 senedir Brüksel’de temsilciliği olan bir kuruluş. Oradaki muhataplarımıza da söyleyeceğiz.
Yeni Türkiye için destek olmalıyız
¦ Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Yeni Türkiye kavramı size göre ne demek?
Sayın Cumhurbaşkanımızın dile getirdiği, değişimle ilgili mesajları içeren yeni bir süreç. Ülkemiz daha önce çok daha hızlı ilerlemesi gerekirken türlü sebeplerle kendi gelişmesini tamamlayamadı. Korkularımızla, vehimlerimizle insanlarımızın düşünme yeteneğini kısıtlamışız. Düşünmeyen insan gelişmeye de açık olmuyor. Toplum da belli kalıplarda yetişmek zorunda kalıyor. Eski sıkıntılarımızdan, vesayet sisteminden kurtulmayı başardık ama hala etkileri var, onlardan kurtulup, çıkabileceğimiz ufuk olarak görüyorum. Hepimiz yeni Türkiye vizyonunda ne arzu ediyoruz, ortaya koymamız lazım. Biz sahiden yeni Türkiye’yi istiyor muyuz? İnsanlar önce bunu sorgulamalı. Sayın Cumhurbaşkanımız bu söylemiyle bu düşünce ortamını yaratıyor. Ben istiyorum demeli insanlar.
2018'de vizesiz AB'ye gideriz
Türkler ne zaman Schengen’den kurtulacak?
Sayın Başbakanımız Davutoğlu, Dışişleri Bakanı’yken, Olli Rehn’e ne gerekli olduğunu sormuştu ve üç şey söylediler. Birincisi biyometrik pasaport, bu yapıldı. İkincisi, geri kabul anlaşması imzalandı, Avrupa Parlamentosu’nda ve TBMM’de onaylandı. Üçüncüsü de entegre sınır sisteminin oluşturulması, bu iş yürüyor. Geri kabul anlaşmasının başlangıcı için 3.5 sene var. Sorununuzun net cevabı 2017’nin ikinci yarısı hadi diyelim 2018’in başında vizesiz gitmemiz lazım. Ama Sayın Erdoğan diyordu ya, “90’ıncı dakikada kural değiştirilir?” Son dakikada farklı bir şey çıkmazsa 2018 başında vizesiz gideriz.
Maddi ve manevi külfeti çekiyoruz
Vize alırken tüm bilgilerinizi açıyorsunuz. Vallahi de geri döneceğim diyorsunuz. Hakikaten aşağılayıcı bir durum.
¦ Seyahat acentesine varımızı yoğumuzu gösteriyoruz. Hırsız olsa, bunun evine girilir diyecek.
Rezalet. Ben niye tapularımı, bankadaki paramı gösteriyorum? Eskiden bir de konsolosluk önünde sabahın köründe sıraya giriyorduk. İnsanı incitici, itibarını düşürücü tutum bunlar. Bunun mali portresi de acı verici. 2013’te 700 bin vize başvurusu oldu. Vize için 60 euro ödeniyor, yani 180 lira. Hizmet bedeli 80 lira, sigorta 80 lira, kargo parası falan bir vize müracaatı için 400 lira harcıyoruz. 700 bin kişi 280 milyon lira vermiş. Türkiye’deki sempatinin artması için vizenin hallolması lazım.
Adım atmalılar ki insanlar ikna olsun
¦ Türklere AB yeniden nasıl sevdirilebilir?
Türklere yeniden AB’yi sevdirmek için, hükümetin Türk toplumuna AB propagandası yapması yetmeyecek. AB’nin de adım atması gerekiyor değil mi?
Özel programlar yapılabilir. Karşı tarafın güzel yaklaşımına bizim de güzel cevap vermemizle kamuoyunda sempati oluşturulabilir. Yani karşıdan güzel bir adım gelmesi lazım. Bizim insanımızın, AB ile en çok teması vize vasıtasıyla. Bir kere artık vize konusunun halledilmesi lazım. İnsanlar ha, güzel bir yaklaşım diyecek.
Siyasette boşluk olmadı başka ne isteriz ki
Hükümet içinde büyük değişiklik olmadı. Bu ne demek? Sürecin bilinen kişilerce devam etmesi demektir. Çokça söylendi ya Sayın Cumhurbaşkanı istifa etti, etmedi, görevi aldı, almadı. Halbuki süreç çok intizamlı, düzenli devam ettirildi. Hükümet yönetiminde de, cumhurbaşkanlığı devrinde de hiçbir boşluk olmadan biri bıraktı, biri görev aldı. Bir Türk vatandaşı olarak bundan daha güzel ne isteyebiliriz ki, hiçbir boşluk yok, hiçbir belirsizlik yok. Biz hiç inkıta görmedik bilakis hızlanma var. Artık geçmiş dönem çatışmaların olmaması gerekiyor. Biz nasıl mal satarken güzel güzel, ürünümüzü anlatıyorsak, siyasetçiler de güzel güzel projelerini anlatmalı.
Bu sözleriniz daha çok muhalefet için, öyle mi?
Hiçbirimiz yeniden gelir seviyesinin 3 bin dolara inmesini istemeyiz. Proje konuşulsun,
gelecek konuşulsun, çatışma olmasın.