Meslek hayatımda iş aleminden duyduğum sabit cümlelerden biridir: 'Devlet gölge etmesin.' Özel sektörün esnekliği, pratik zekası devletin de hantal yapısı nedeniyle ket vurduğundan yakınılırdı.
Önceki akşam ezber bozan cümleler vardı:
Elif Çoban (Şölen Çikolata İcra Kurulu Başkanı): Turquality parasal destekten çok vizyon kattı.
Tahsin Öztiryaki (Öztiryakiler Murahhas üyesi): Endüstriyel mutfak üretimi yapan bir şirketiz. Turquality'nin parasal destek sağlaması önemli ama kattığı vizyon, kurumsallaşma kültürü çok daha önemli. Kurumsallaşmayı öğretiyor bu sayede şu an 108 ülkeye ihracat yapıyoruz. Sektörümüzde dünyada 14'üncü firma olduk.
Yılmaz Yılmaz (Koton Giyim Yönetim Kurulu Başkanı): Turquality'e girdiğimizde 25 mağazamız vardı şimdi 90 olduk. Seneye 27 mağaza daha açacağız. Yurtdışında, önce bir pazarda dayak yiyorsun ama cesaret lazım. Diyorsun ki, 'Devlet arkamda.'
Emil Güzeliş (Zen Pırlanta Yönetim Kurulu Başkanı): Yurtdışında fuara gittiğimizde destek alıyoruz, mağaza açtığımızda kiranın yarısını, reklamın yarısını devlet ödüyor dediğimizde, rakiplerimiz aklını kaçırmış Türkiye diyor.
Muzaffer Çilek (Çilek Mobilya Genel Müdürü): Turquality'nin maddi katkısından çok motivasyonu önemli. Vizyoner olmayı aşılıyor. Biz amcalara, dayılara başka işler bulduk. Üst düzey kadroyu değiştirdik. Eskiden pazar araştırması yapmadan Türk işi giriyorduk. Avantajımız fiyat rekabetiydi, şimdi artık konsept satıyoruz.
Burak Çelet (Desa Deri'nin ikinci kuşağı, genel müdürü): Turquality maddi destekten çok vizyon programı. Sonuçta altı yıldır aldığımız destek bu yılki cironun yüzde 1'i kadar. Bize insan kaynağımızı yetiştirmede çok büyük katkısı oldu.
Devlet ezber mi bozdu?
Türkiye ve kalite sözcüklerinden türetilen Turquality için Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan 2-3 saatliğine İstanbul'a gelip, Ankara'ya döndü. Bu yoğun tempoda şu vurgusu vardı:
'Odağında markalaşma, hedefinde ise Türkiye'den dünya markaları çıkarmak var. Bu programı yürütürken 3 temel amacımız var: Şirketlerin marka gücünü ve kurumsal altyapılarını güçlendirerek, lokomotif işlevi görecek küresel Türk markaları oluşturmak. İkincisi, olumlu Türk malı imajı oluşturmak. Üçüncüsü de yurtiçinde marka bilinci ve farkındalığı yaratmak.'
Turquality, 2004'te hazır giyimle başlamıştı. 2006'da tüm sektörlere açıldı. Beş yıllık destek süresi, geçen yıl performansa bağlı olarak 5 yıl daha uzatıldı.
Devlet, firmaların tanıtım, reklam ve pazarlama faaliyetleri, yurtdışında kira ve temel kurulum, strateji, teknoloji ve danışmanlık giderlerinin yüzde 50'sini hibe vererek, destekliyor.
Bugüne kadar Turquality kapsamındaki firmalara 420,4 milyon lira kaynak sağlandı. Aldıkları 'maddi' destek firmaların söylediğine göre cirolarının en fazla yüzde biri, ikisi kadar.
Ayrıcalıklı firma olmanın avantajı büyük. 83 firmanın 95 markası bu ayrıcalığa sahip ve durumu en somut Koton'un sahibi Yılmaz Yılmaz özetliyor: 'Turquality'nin tüm firmalara verdiği desteğin daha fazlasını ortaklıkla biz Türkiye'ye getirdik.'
Satışlar yüzde 83 arttı
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan anlatıyor:
'Gururla görüyoruz ki Turquality kapsamındaki markalar, yurtdışında büyük ataklar yapıyor, bilinirliklerini artırıyor. Firmalarımızdan programa dahil olduktan sonra satışlarının arttığını beyan edenlerin oranı yüzde 83. İhracat yaptıkları ülke sayısının arttığını söyleyen firmalarımızın oranı da yüzde 72. Üye şirketlerimizin yabancı firmalardan aldıkları ortaklık, satın alma, işbirliği tekliflerindeki artış.'