Konya Şeker dağa taşa ağaç dikiyor. Dağ, taş da lafın gelişi değil. Toprak kistli yani bildiğimiz kireçli, taşlı toprak. Burgu ile dip patlatıyorlar ki fidan kök salabilsin. Bir de, verimli toprak taşıyorlar.
Önce Konya nüfusu kadar (2 milyon) fidanı hedef koymuş Recep Konuk. Kısa sürede 7 milyon fidan dikince, yeni bir hedef belirlemiş: Konya havzasına Türkiye nüfusu kadar fidan.
Çumra Şeker'in İdari İşler Müdürü Dede Ülker, 'Fidan dikerek, Ankara sınırına ulaştık' diyor.
Bu kadar fidanı dikmek, bakımını yapmak masraflı iş. TEMA'nın kurucusu Hayrettin Karaca, 'Biz bile sizin kadar olmadık. Biz fidanı dikiyoruz, bırakıyoruz' demiş, Recep Konuk'a.
Konya Şeker ise fidanı dikiyor en az 5-6 yıl o fidanın bakımını, sulamasını yapıyor. Fidan kendi gelişimini sağlayacak güçlüğe erişene dek.
'Üyelerinizden, 'ne diye bu kadar ağaca para harcıyorsunuz' diyen çıkmıyor mu?' diye soruyorum.
Sonuçta Konya Şeker, çiftçi kuruluşu. Tüm Türkiye'de 1 milyon 700 bin çiftçi üyesi olan pancar üreticilerinin üst birliği Pankobirlik ile Konya, Akşehir-Ilgın, Ereğli Pancar Ekicileri Kooperatifleri, Pancar Yem başta olmak üzere 17 kooperatifin ortaklığında.
Başta eleştirenler olmuş. 'Ancak' diyor, Recep Konuk:
'Konya gibi tarım ağırlıklı bir bölgede nem regülasyonu şart. Biz fidan diktikçe bölgenin iklimi değişmeye başladı. Konya, hububat ambarı ve hububatın baş düşmanı da süne zararlısı. Süne artık kimyasal bağışıklık kazanmış, direnç kazanmış. Biyolojik mücadele gerekiyor. Ağaçlandırma da bunun çözümü. Bunları gördükçe çiftçi de onayladı, fidan yatırımımızı.'
Fabrikaya raybüs
Pankobirlik'in Başkanı, aynı zamanda Konya Pancar Ekicileri Kooperatifi'nin de Başkanı Recep Konuk, şunları söylüyor:
'Karadeniz insanı çok fidan diktiği için değil. Öyle bir doğa ki koza düştüğü yerde fidanlaşıyor. Ağaç emek istiyor, zaman istiyor, mücadele istiyor. Oysa Avrupa'da ormanların yüzde 75'i insan eliyle yapılmış, bizde de yüzde 20'si.'
Konya Şeker, orman içinde habitat alanları da oluşturuyor. Sürdürülebilir, sürekli orman için. Hatta fidanlığı da var.
Konya Şeker, 'çevreciliği' fazlasıyla içselleştirmiş.
Önce Konya Şeker'i ardından Çumra Şeker'i gezerken, Çumra Şeker'in İdari İşler Müdürü Dede Ülker anlatıyor:
'Konya Şeker 1954'te üretime başladığında, çevresi boş arazilermiş. Önce fabrika çalışanları ev yapmaya başlamış, gerisi gelmiş. Konya Şeker, şehrin içinde kaldı. Çumra Şeker'in de benzer akıbeti yaşamamasını istiyoruz. Çünkü çevresi verimli tarım arazisi. İnşaat yapılmasını istemiyoruz.'
Çözümü bulmuşlar: Raybüs.
İşçilerin mesai saati öncesinde ve bitiminde servisleri var elbette. Çumra Şeker için 12 kilometre demiryolu hattı döşeyerek, ana demiryoluna bağlanmışlar. Mersin Limanı'na kadar taşıma yapabiliyorlar.
Raybüsle de fabrika ile Çumra arasına düzenli sefer koyacaklarmış. Hem rayda, hem yolda kullanılabilen raybüs, fabrikanın şehirle bağlantısını güçlendirecek.
Konya Şeker'in iki bankası
Bankalardan biri 'Dana Bank', diğeri 'Tosun Bank.'
Pankobirlik Başkanı Recep Konuk, 'Pancar üreticilerinin birliğiyiz diye sadece pancarla ilgilenmek zorunda değiliz. Çiftçi farklı ürünler ekecek, farklı ürünlerden gelir sağlayacak ki toprak değerini yitirmesin, ürünü değer kazansın' diyor.
Tabii ki çiftçilerin hayat mücadelesinde, birlik olarak destek olmak da hedef. Dana Bank da bu hedefle kurulmuş, çiftçinin danasına 'konaklama-bakım hizmeti' veriyor. Çiftçi bankaya danasını yatırıyor, bakım masrafları düştükten sonra satılan sütün gelirini alıyor.
Tosun Bank da kurulmak üzere. Dana Bank'taki gibi üreticilerin hayvanlarına uzmanlar nezaretinde bakılacak, bu bankada da hayvanın eti para edecek.