Seçim yaklaştıkça daha da sertleşecek üsluplar. İstediği kadar TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner başta olmak üzere sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri 'itidal' temenni etsin.
'İçişimize karışmayın' diyen Mısır'a istediği kadar 'Ama biz kardeş duygusuyla konuşuyoruz' desin Başbakan Erdoğan.
Demezler mi 'halkın tepkisini' Mısır'da temel alan, kendi ülkesinde niye almaz? Niye her sokağa çıkan artık coplanır, biber gazı solur?
KKTC'de küçük bir grup Türkiye aleyhinde pankart açmış. Hemen demeçler veriliyor: 'Cezalandırılsınlar.'
Hakaret varsa, ceza olur.
Dün grup konuşmasında CHP'li Süheyl Batum gibilerinin de 'cezalandırılması' gerektiğini söylüyordu, Başbakan. Süheyl Batum'un sözü darbe çığırtkanlarına hitap etmiş olsa da, neden cezalandırılacağını bendeniz anlayamadım.
Tesadüf mü bilemem, o anda gülümseyen AKP'li Milletvekili Özlem Türköne'yi gösterdi kamera.
Dün internet siteleri hatırlattı, meğerse 'kağıttan kaplan gibi ordu' tanımını 15 Temmuz 2010'da AKP'li Özlem Türköne'nin eşi Mümtaz'er Türköne Zaman gazetesindeki köşesinde yazmış.
'Kağıttan kaplan gibi yere serebilecek bir orduyla, bu kadar çaresiz bir orduyla ülke savunulur mu?'
Yakamıza dar geliyor
ADAMIN biri giyimine çok düşkünmüş, hele de gömleklerine. Sık sık alışverişe gider 41 numara gömlekler alırmış. Gel zaman, git zaman adamın sağlığı bozulmuş. Nefes alamaz olmuş, doktora gitmiş. Kan dolaşımı sorunu varmış. Bir dolu ameliyattan sonra demiş ki doktor üç aylık ömrün kaldı. Adamcağız düşünmüş 'Madem üç aylık ömrüm kaldı doya doya yaşayayım.' Gitmiş gömlekçiye 'Bana 90 adet 41 numara gömlek ver' demiş.
Gömlekçi tuhaf bakmış, mezurasını alıp gelmiş. Adamın boynunu ölçmüş, 'Senin gömlek yakan 47, eğer 41 giyersen nefes alamazsın, kan dolaşımın bozulur, sırtın ağrır' demiş.
'Siyasetçiler nasıl çocukluk geçirdi acaba?'
ÇETİN Altan'ın Türk toplumuna erken doğduğunu düşünürüm hep. Dün, en popüler köşe yazarları listesine bakarken, bugüne kadar hiç yan yana gelmediğim Çetin Altan'ın kulaklarını çınlattım. Usta, ilk sıralarda yer almıyor.
Jean-Jacques Rousseau eğer Türkiye'de, Çetin Altan Fransa'da doğsaydı sizce hangisi daha büyük filozof olurdu?
Defne Joy Foster'a son saatlerinde ev sahipliği yapan torun Altan ile birlikte bir kez daha dikkat kesildim, Çetin Altan'a. Dev çınar acaba ne hissediyor diye satır aralarında her zamanki gibi geziniyorum, bu sefer biraz daha dikkatli.
Jean-Jacques Rousseau'dan alıntı yapıyordu, ölümün ardından gelen günde, diyor ki;
'İnsanlar arasındaki eşitsizlik; zenginlik ve yoksulluk... Yoksulluk da bir tatminsizlik nedeni.
Ne demişler:
-Biri yer, biri bakar; kıyamet ondan kopar.
Tıpkı Mısır'da olduğu gibi...'
Bir de şunları yazıyordu:
'Mısır'daki halk ayaklanmasıyla, Hüsnü Mübarek'in politik kıvırtmacıları henüz daha bir başlangıç.
Yıl sonuna kadar, kim bilir daha ne fokurtulu kaynamalar olacak Mısır'da ve sade Mısır'da da değil; 16 Arap ülkesinde de siyasal belirsizlikler, ola ki tam bir arapsaçına dönüşecek...
Mümkün olsa da diktatörler de dahil, siyasetçilerin neden siyasetçiliğe yönlendiklerinin psikolojik temellerine; kendileriyle birlikte, ailelerinin de nasıl bir çocukluk geçirmiş olduklarına kadar inilebilse...
Bu konuda en bilinen araştırılar, Napoleon Bonaparte üstünde yapılmıştır.
Napoleon'un, gerek cücemsi boyunun, gerek onunla orantılı pipisinin; kendisinde, kadınlara karşı bir kompleks yarattığı ve bu ezikliğin tepkisiyle, sade Fransa'nın değil, tüm Avrupa'nın imparatoru olmaya kalktığı yazılıp çizilmiştir.'
İyi ki varsın Çetin Altan usta.