Başbakan Ahmet Davutoğlu, hükümet programında şu vurguyu yapıyor: “Hedefimiz Cumhuriyetimizin 100. yıldönümünü AB üyeliği ile taçlandırmaktır"
Avrupa Birliği üyeliği hedefi her daim hükümetlerin programında yer alırdı ama bildiğim kadarıyla ilk defa ‘2023’te AB üyesi Türkiye’ hedefine işaret ediliyor.
Davutoğlu hükümeti, AB’den söz etmese birileri de kalkıp, eksikliğine dikkat kesilir miydi?
Hiç sanmam.
Dahası “Hedefimiz Cumhuriyetimizin 100. yıldönümünü AB üyeliği ile taçlandırmaktır’ cümlesi kimsenin ilgisini bile çekmedi.
Hiç kimseden kastım, sokaktaki sıradan vatandaş değil elbette. Zaten toplumda Türkiye’nin bir gün AB üyesi olacağı umudu taşıyanların ve bu hedefi destekleyenlerin oranı yüzde 20’lerre kadar geriledi. 2000’lerin başında yüzde 80’leri aşmıştı.
Hiç kimseden kastım, topluma önderlik ettiği iddiasında olan kurumlar. Mesela Türk iş aleminin AB ile ilişkilerinde köprü görevi görmesi gereken İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV), mesela her daim muasır medeniyet ile bir tuttuğu AB’nin standartlarını Türkiye’ye örnek gösteren TÜSİAD, mesela MÜSİAD, mesela TOBB.
Dün bu kurumlardan bazılarını aradım, “Hayrola Başbakan Davutoğlu’nun AB için tarih koyması sizi heyecanlandırmadı mı?” diye, sormak için.
“Doğru söylüyorsun” dediler. “Biz de hükümet programını uzmanlarımıza inceletiyorduk. İddialı ve zayıf yanları, eksik ve fazla kısımları konusunda yorum yapabilmek için.”
AB hedefi dikkatlerinden kaçmış.
İnanın hayrete düştüm. Nasıl olur? İlk defa hükümet tarih veriyor. Evet, umutlanmışlar ama coşku duymamışlar.
Hükümet birkaç adım atsın, yine uçaklar dolar
Cumhurbaşkanı Erdoğan “2014 AB yılı olacak” dedi, bu bir. Türkiye-AB ilişkilerini yeniden ısıtmak için Mevlut Çavuşoğlu, AB Bakanlığı döneminde büyük çaba harcadı, Dışişleri Bakanlığı görevinde de eksik durmayacaktır, bu iki. AB’ye gönül vermiş, diplomatlığı döneminde farkını fark ettirmiş Volkan Bozkır artık AB Bakanlığı koltuğunda oturuyor, bu üç. Hükümet, programını 2023 vizyonuyla pekiştirip, AB’ye üyelik için tarih verdi, bu dört. Önümüzdeki birkaç ay içinde hükümet AB yolunda birkaç adım atarsa, iddia ederim ki iş aleminin de Brüksel özlemi depreşir yine uçaklar dolar, heyetler AB’nin kapısını çalar.
Gözden kaçıranlara...
Hükümet programında Cumhuriyet'in ilanından sonraki en önemli çağdaşlaşma projesi olan AB üyelik sürecinin, ilk kez AK Parti Hükümetleri döneminde sistematik bir çerçeveye oturduğu ve siyaset vizyonunun bir parçası haline getirildiği vurgulanıyor. Katılım müzakereleri başladığında ortaya konulan tam üyelik hedefinin, AB kaynaklı gecikmelere ve engellere rağmen, bugün de aynı şekilde devam ettiğine işaret ediliyor. Ve deniliyor ki:
“Avrupa'dan Ortadoğu'ya geniş bir coğrafyada tarihin yeniden yazıldığı bu kritik dönemde, AB üyeliğinin ülkemiz açısından stratejik önemi ortadadır. Geçmişte olduğu gibi, gelecekte de çok yönlü dış politikamızın en önemli ayaklarından biri AB ile katılım müzakereleri olacaktır. Türkiye, her zaman Avrupa'nın üzerinde yükseldiği evrensel değerlerin arkasında olmuştur ve olmaya devam edecektir. AB sürecine ve bu süreçte yaşanan değişime, dönüşüme inanan Hükümetimiz AB üyeliği konusunda kararlı ve istikrarlı politikasını sürdürecektir. Bizim için AB ile yürütülen müzakerelerin amacı tam üyeliktir. Hedefimiz Cumhuriyetimizin 100. yıldönümünü AB üyeliği ile taçlandırmaktır.”