Ortadoğu’nun Batı tarafından yeniden dizayn edilmesine ‘Arap Baharı’ adı verildi. ‘Arap Baharı’nın vurduğu ilk ülkelerden biri Mısır diğeri ise Libya oldu. Batı’nın renkli kişiliği ile tanınan ‘dostu’ Libya lideri Muammer Kaddafi’nin feci şekilde katledilmesiyle birlikte Libya’da sular duruldu. Mısır’da katliamlar devam ediyor hala, Batı’dan aylardır ‘ses’ yok.
Kaddafi, İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi’nin yakın arkadaşıydı. İtalya’ya her ziyaretinde çadırıyla birlikte gitti Kaddafi. Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ile görüşmek üzere Paris’e de gittiğinde Elysee Sarayı yakınlarındaki Marigny Parkı’ına “misafirlerini kabul etmek için” bedevi çadırı kurdurttu. Kaddafi’nin Fransa cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Sarkozy’ye milyon dolarlık kampanya yardımı yaptığı iddia edildi Fransız basınında.
Libya lideri Muammer Kaddafi feci sonundan önce son kez başkent Trablus’ta Zintan aşiretine mensup gençlere hitap etmişti. Bir de TRT Türk’ün Kahire temsilcisi Mehmet Akif Ersoy’a konuşmuştu. İstiklal Marşı yazarımız Mehmet Akif Ersoy ile aynı ismi taşıyan TRT Türk muhabiri ‘Arap Baharı’nda diğer gazetecilerden bir adım öne çıktı akıcı Arapça konuşması ve konuya hakimiyetiyle.
Mısır’da ikinci katliam süreci başladığında Mehmeh Akif Ersoy’u TRT’nin İstanbul stüdyolarında program yaparken gördük.
İstanbul stüdyolarından bölgeyle yaptığı telefon bağlantıları ile gelişmeleri aktarıyordu. Oysa ‘alan muhabirliği’nde son derece başarılıydı Mehmet Akif Ersoy.
Bugün 67 yaşında olan bir İngiliz gazeteci, İran İslam Devrimi’ni yerinde izledi. İran-İrak Şavaşı’nı takip etti 8 yıl boyunca. İki Körfez Savaşı yaşadı.
Onlarca kitap yazdı Ortadoğu’ya dair. Ve Mısır’da hala devam etmekte olan katliamları yerinde takip edip, İngiliz The İndependent gazetesine haber geçiyor Robert Fisk.
Büyük düşünüp, büyük davranmak çok önemli bir erdem.
Ortadoğu’ya komşu olan bir ülke olarak bizim neden ‘Orta Doğu uzmanı’ gazetecilerimiz yok? Ortadoğu’daki jeopolitik konumumuza rağmen bu konuda uzmanlaşmış akademisyenlerimiz neden yok bizim?