Perakende sektörünün en eski markalarından biri olan YKM'nin ortağı Saruhan Tan, son yıllarda sporcu kimliğiyle daha fazla konuşulmaya başlandı. İş dünyası, Saruhan Tan'ı YKM'nin yönetim kurulu üyesi olmasının yanı sıra Birleşmiş Markalar Derneği başkanlığı ve diğer iş dünyası örgütlerindeki görevleriyle tanıyor. Magazin dünyasında ise manken Ebru Şallı'nın kayınbiraderi olarak tanınıyor. Önceleri İstanbul Boğazı'nda başlayan son birkaç yıldır da Türkiye'nin farklı gölleri, akarsuları ve denizlerinde yapılan Dünya Offshore yarışlarının vazgeçilmez ismi o... Şirketlerinin adını taşıyan YKM adlı teknesiyle kuzeni Kerem Zorlu ile birlikte yarışan Saruhan Tan, Architon Dünya Offshore Yarışı 2010'un şampiyonu.
'Dünya şampiyonu olduğumuzda bu işin ne kadar önemli olduğunun farkında değildik. Yarışlar Türkiye'de yapıldığı için herkes bizi Türkiye şampiyonu olarak gördü, açıkçası biz de bu duyguya kapılmıştık. Ancak Monaco'ya kupayı almaya gittiğimizde işin ciddiyetini anladık, binlerce kişi gelmişti işte o zaman şampiyon olduğumuzu anladık' diyor Saruhan Tan.
Tan'ın denizle ilişkisi doğduğunda başlamış. 'Evimiz Kalamış'taydı, o zamanlar denize giriliyordu İstanbul'da. Tüm aile gün boyu denizdeydik' diyen Tan'a aslında denizi dedesi sevdirmiş. Dedesi teknesiyle balığa çıkacağı zaman torunlarından sadece Saruhan'ı alırmış yanına 'Gün boyu denizde birlikte olurduk, balık tutar, yüzerdim. Denizin dilini o zaman öğrendim' diyor.
Tan'a ailesinden kalan bir başka miras ise hız tutkusu olmuş. Babası uzun yıllar otomobil yarışlarının aranılan isimlerinden biri olmuş. Tan da dede ve babasının tutkularını harmanlayarak 'Denizlerin Formula 1'i olarak adlandırılan offshore'da karar kılmış. 'Aslında tamamen tesadüf' oldu diyor Tan, Türkiye'de offshore yarışlarının en önemli ismi olan arkadaşı Uğur Işık'ın önerisiyle başlamış bu spora. 'Kuzenim Kerem de benim gibi deniz ve hız tutkunu, yaz tatilinde Ada'daydık. Uğur kullanmadığı teknesini bize vermeyi önerince başladık' diyen Tan, merakla başladığı bu uğraşını YKMsport'a taşımış. İkili, 2006'da amatör olarak başladıkları bu sporda, şimdi şirketleri adına kurdukları takım adına yarışıyorlar. Hatta işi daha da ilerletip şirketin gençlere ulaşmasında bir araç olarak da kullanıyorlar.
'Türkiye'nin farklı illerine yarışmaya gidiyoruz, gittiğimiz her ilde de mağazamız var. YKM Kampus Kart taşıyan gençlerle buluşuyoruz, zamanımızın elverdiği oranda onları tekneye alıyoruz, tur attırıyoruz. Böylece şirketimizi de bir bakıma gençleştirmiş oluyoruz...'
Yarışları televizyondan izlerken bile tehlikeyi hissediyorken onlar teknenin içinde bu duyguyu acaba nasıl yaşıyor? Tan, 'Evet kendi içinde riski olan bir spor ancak kurallara uyarsanız ve güvenliğe öne verirseniz riski minimize ediyorsunuz. Kerem'le artık aynı dili konuşuyoruz, ben direksiyondayım o gaz pedalında. Kasklarımızın içindeki vericilerle iletişim kuruyoruz ancak bazen sorun çıkıyor. Bu tür durumlarda işaret dilini kullanıyoruz ve birbirimizi anlıyoruz' diyor.
Tan, yarışların çok zorlu geçtiğini söylüyor. Program gereği artık her hafta sonu bir şehre yarış için gidiyorlar o nedenle onlar için hafta sonu diye bir kavram kalmamış. Yarışlardan da yorgun hatta 2 kilo vermiş olarak dönüyorlar. Düzenli bir işi ve ev hayatı varken neden böyle yorucu ve riskli bir sporu yapıyor olabilir? Yanıtı: 'Hız tutkunuyum, gideceğim her yere hızlı gitmeliyim. İş dünyasındaki yaklaşımım da böyle; hafta sonu yaşadığım başarı, rekabet, uyum, kaygı gibi duygular diğer günlerde daha zinde olmamı sağlıyor.'
'Buraya kadarmış' dedim
Tan, geçen yıl yaşadığı kazayı unutamıyor. 'Bir anda takla attık ve tekne ters döndü. Teknenin arkasında kaza durumunda çıkış için kullanılan pencereye ulaşamadım ve öndeki pencereden çıkmaya çalıştım. Oksijen tüpü düşmüş ve ayağım da sıkışmıştı. O an 'her şey buraya kadarmış' diye düşündüm. Sonra nasıl yaptığımı bilmiyorum ama teknenin içinde döndüm ve yeniden nefes almaya başladım. O an güvenlik ekibi ve Kerem de bana yardım için gelmişti.'
Ancak kazadan bir hafta sonra ekip yeniden yarışmaya başlamış!
HOBİ İŞE DÖNÜŞTÜ
Tan ve Zorlu, offshore dünyasındaki sportif başarılarını ticari hayata da taşımaya karar verdi. Birkaç hafta önce powerboat dünyasının en önemli markalarından biri olan ABD'li Hustler'ın Türkiye, Yunanistan ve Ortadoğu ülkelerinin temsilciliğini aldı. Ekim ayında Marinturk İstanbul City Port'ta yapılan İstanbul Boatshow'da işbirliğinin tanıtımı yapıldı. Türkiye'de su sporlarına olan ilginin arttığını belirten Tan, 'Kerem'le hobimi hem ticarete taşımaya karar verdik hem de bu sporun gelişmesine destek olmak istedik. Hustler çok doğru ve prestijli bir marka. Ticari olarak yüksek bir hedefimiz yok. Hem bizim hem de onlar için bir prestij çalışması olarak düşünüyoruz' diyor. Tan ve Zorlu'nun Türkiye'ye getireceği teknelerin fiyatları boy ve motor kapasitelerine göre 200-800 bin dolar arasında değişiyor. 26-50 feet arası powerboat tekneler üreten Hustler, katamaran ve balıkçı tarzı tekneleriyle de oldukça iddialı. İkili, ilk olarak 400 bin dolarlık yeni 38,8 Slingshot Reloeded teknesini Türkiye'ye getirdi.
Oğlu kucağındayken kaza yaptı
Tan, bu sporu çocuğunun yapmasını 'şimdilik' istemiyor. 'Yarışırken olayın farkında olmadığınız için sadece hedefe odaklanıyorsunuz, izlemek daha zor. O nedenle çocuğumun teknenin içinde o hızla yarışmasını izlemek istemem.' Burada söze eşi Rahşan Tan giriyor. 'Televizyonda yarışları izliyordum oğlumuz Saran da kucağımdaydı. Saruhan'ın teknesi takla attı. Bu durumda nasıl gönül rahatlığıyla yarışsın diyebilirim ki...' Bu kaza gününe kadar Rahşan Tan, yarışlara gidip eşine destek dahi oluyormuş...