Ne mi oluyor? Tarih yine tekerrür ediyor! Geçmişe şöyle bir bakarsak, anlarız zaten bugün neler olduğunu.
Bir başka ifade ile değerlendirilirse, Araplar yine arıza yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan da işte bu yüzden Medine Müdafii Fahrettin Paşa’yı küstahça “hırsızlıkla” suçlayan BAE Dışişleri Bakanı’na o soruyu sordu:
-Benim atam, Kutsal Toprakları müdafaa ederken, senin ceddin neredeydi?
Biliyoruz nerede olduklarını: Osmanlı’ya karşı onları organize eden İngiliz Ajanı Thomas Edward Lawrence’in peşindeydiler. O’na “Arabistanlı Lawrence” diyorlardı. Hatta bir halk kahramanı olarak bakıyorlardı.
Bunların meşrebinde var ihanet!
Bu BAE’li Bakan’ın ceddi, muhtemelen Lawrence’in oluşturduğu düzensiz çetelerin içindeydi. Ya da onlara destek veriyordu. İngilizler adına Müslüman Osmanlı’ya kurşun sıkıyordu. İçinde bu kadar kin biriktirdiğine göre, bu adamın ceddi de İslam Peygamberi’nin ebedi istiratgahı olan Medine’yi savunan “Çöl Aslanı” lakaplı Fahrettin Paşa’nın sırtını yere getirmek için İngilizlerin emrinde çalışıyordu.
Soya çekim dedikleri bu olsa gerek!..
Söylediklerini yadırgamamak lazım.
***
Meşrep meselesi bu…
Dün yağmalanıp, dünyanın çeşitli yerlerine götürülen İslam eserleri için seslerini çıkarmıyorlar. Onları umursamıyor ve geri getirmek için kıllarını kıpırdatmıyorlar. Buna karşılık, Fahrettin Paşa’nın İslam düşmanlarının elinden kurtardığı kutsal emanetlerin Topkapı Sarayı’nda korunup sergilenmesini hazmedemiyorlar.
İliklerine kadar ihanet işlemiş bunların.
Müslümanlar adına yüz karası her biri. İşte batının “Ilımlı İslam” derken kastettiği tipler bunlar. Batı, bütün Müslümanların böyle olmasını istiyor. Kolay kazançlarını zevk ve sefaya yatırsınlar. Keyif içinde yaşasınlar. Buna karşılık, efendilerinin kim olduğunu bilsinler. Batının ayağına dolaşmasınlar. Gerektiğinde de kendilerine verilen görevi yapsınlar…
Bugün lazım oldu, birer birer ortaya çıkıyorlar…
Kimi BAE Dışişleri Bakanı’nın yaptığı gibi Kudüs’ü sahiplenen Türkiye Cumhuriyeti’ne saldırıyor. Kimisi televizyonlara çıkıp, “İsrail’le savaşmak caiz değildir” diyor. Kimi de işi daha da ileri götürüp, “Kuran’da İsrail Oğulları var. Ama Filistin diye bir devlet yok. O topraklar İsraillilerindir” diye fetva veriyor.
Aşağının da en aşağısında bunlar.
***
Milyarlarca dolar parayı depolayıp, zevk içinde yüzen, hayvani zevkler peşinde koşan tiplerden başka ne beklenebilir? Elbette başta türlü davranamazlar. Yanı başlarındaki Müslümanlar açlıktan kırılırken, kıllarını kıpırdatmıyorlar. Türkiye, milli geliriyle oranlandığında insani yardımlar konusunda dünya birincisi. Peki bunlar nerede, ne yapıyorlar? Paralarını dünyanın en lüks malikhanelerine yatırıyorlar. Zaman zaman batıya kaçıp, hovardalığa milyonlar harcıyorlar. Üstüne bir de utanmadan bize ve Osmanlı’ya çamur atıyorlar.
Hiçbir değerleri yok bu adamların aslında. Lawrence’ın çocukları bunlar. ABD Başkanı Trump da çok iyi tanıdığı ve meşreplerini bildiği için dolarla tehdit ediyor bunları. Emir eri gibi tepe tepe kullanıyor. Gidiyor, iki fotoğraf çektiriyor, kulaklarına bir şeyler fısıldıyor, dolardan, paradan bahsediyor. Kardeşlerinin üzerine saldırtıyor.
Biz onları iyi tanıyoruz. Osmanlı’dan bu yana şerbetliyiz. Bizim açımızdan hayal kırıklığı değil yaptıkları.
***
Şimdi sakın yanlış anlaşılmasın. Top yekün bir halktan değil, o halkın tepesine çöreklenmiş, onları da istismar eden ve tepe tepe kullanan adamlardan bahsediyorum.
O üzerine çöreklendikleri insanlar da yaşananların farkında. İçinde bulundukları durum sürdürülebilir değil. Akıbetleri kötü. Dünya yeniden şekillenirken, kendi halklarından çok büyük tokat yiyecek bunlar.
Az kaldı, çok az…