Müzakere, Barış Harekâtı, müzakere… Kıbrıs Meselesi’nde 50 yılı geride bıraktık ve yine müzakere sürecindeyiz…
Ama başlayamadı. Çünkü Kıbrıs Rum Yönetimi Cumhurbaşkanı Anastasiadis, uzun süredir New York’ta. Tedavi görüyor.
Başbakan Davutoğlu’nun, Yunanistan’a yaptığı ziyaretten de “Müzakerelere devam kararı” çıktı, çıkmasına da… Görüşmelerin ne zaman başlayacağı belli değil.
Hoş, görüşmeler yapılsa da Anastasiadis’in tavrı net. İstedikçe istiyor. “Maraş’ı verin” diyor. Karpaz’ı da istiyor. Üstüne bir de Güzelyurt’u koyuyor. Kıbrıs Rum Yönetimi’nin taleplerinin sınırı yok.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na göre, Rum tarafında iç politik kaygılar ağır basıyor. Erken seçim kararı alan Yunanistan’ın da cesur adımlar atması zor.
Sözün kısası…
Kıbrıs’ta hamam da aynı, tas da…
***
13 Ocak Rauf Denktaş’ın ölüm yıldönümüydü. 15 Aralık ise, Kıbrıs Davası’nın öncülerinden Dr. Fazıl Küçük’ün.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, bu iki önemli ismin ölüm yıldönümlerinin arasında KKTC’ye resmi bir ziyaret gerçekleştirdi.
Lefkoşa yolunda da mesajını verdi:
-Biz çözüme hazırız. Her zaman olduğu gibi, Kıbrıs’ta çözüm Türkiye’nin önceliklerinden biridir.
Ardından ekledi:
-Ancak, Kıbrıs Türk halkının menfaatlerinin korunması gerekir.
Türkiye’nin tavrı net. Kıbrıs’ta iyi niyetli çözüm arayışları sürdürülecek. Ancak, Rum tarafının tek taraflı dayatmalarına boyun eğilmeyecek.
***
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile birlikte bir süre önce Atina’daydı. Oradan Anastasiyadis’i telefonla aradı. Kendisine “geçmiş olsun” dileğinde bulunurken, Kıbrıs’ta müzakerelere devam arzusunu da iletti.
Ardından Yunan meslektaşı Venizelos’a bir teklife bulundu:
-İki ülkenin başbakanları olarak Kıbrıs’a birlikte gidelim. Hem Güney’i, hem de Kuzey’i ziyaret edelim.
Venizelos, “düşünelim” dedi.
Hâlâ düşünmeye devam ediyor!..
***
Biliyorsunuz, Kıbrıs çevresinde petrol aramaları ile ilgili olarak bir itiş-kakıştır devam ediyor. Bizim sismik araştırma gemimiz Barbaros, Kıbrıs çevresinde Akdeniz’de arama çalışmalarını sürdürüyor.
Barbaros’un görev süresi 2014 Yılı sonunda bitmişti.
Bunun üzerine Kıbrıs Rumlarına bir teklifte bulunuldu. “Gelin birlikte hareket edelim” denildi:
-İki ülkenin ticaret odaları ortak bir şirket kursun. Arama çalışmalarını birlikte yürütelim. Biz de Barbaros’u geri çekelim.
“Hayır” dediler. Barbaros’un süresi 1 yıl daha uzatıldı.
***
Biz bunları yaparken, Yunanistan, Kıbrıs Rum Yönetimi, İsrail ve Mısır bir araya gelip, Doğu Akdeniz’i kendi kendilerine parsellediler. Münhasır ekonomik belge oluşturdular. Amaç, Türkiye’yi sıkıştırmak ve baskı yapmak!
İyi niyetli değiller…
Uzlaşmak istemiyorlar…
Çünkü AB’yi kullanıp Türkiye’yi sıkıştırmaya çalışıyorlar. Sürekli yeni tavizler kopartmanın peşindeler.
Bakan Çavuşoğlu’nun sözleri ise çok açık. “KKTC ve KKTC halkının çıkarları, bizim için her şeyin üzerindedir” diyor. Kıbrıs bizim açımızdan işte bu kadar önemli.
Ama çözüm isteyen biziz, kaçan ve engelleyen Rumlar.
Kıbrıs’ta çatışmaların başladığı 1963 Yılı’ndan bu yana aslında değişen bir durum yok. Tam 52 yıldır Rumlar aynı noktada. “Çözüm” denilince, sürekli olarak yaptıkları, “hep bana, hep bana” tavrını takınmaları!