Belki Deniz Baykal’ın yaptığı çıkışın da etkisi oldu; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, nihayet HDP’yi eleştirmek zorunda kaldı. Ankara Bombacısı için kurulan taziye çadırına giden HDP Van Milletvekili Tuba Hezer’i hedef aldı:
-Teröristin taziye çadırına gitmek doğru değildir. Kınıyoruz ve kabul etmiyoruz.
İlginçtir, Kılıçdaroğlu bu tavrı gösterirken, PKK’nın elebaşlarından Mustafa Karasu, CHP’ye bir çağrı yaptı. CHP’nin de kendileri ile birlikte hareket etmesi halinde, “AK Parti’nin kaçacak yer bulamayacağını” söyledi.
Üstelik PKK’dan gelen bu çağrılar yeni değil. Daha önce de Duran Kalkan benzer sözler sarf etmişti. “CHP safını net olarak belirlemeli” demişti:
-CHP’ye sorumluluk düşüyor. Bütün tutarlı sosyal demokratları çağırıyoruz. Demokrasi cephesine katılın.
Tabii ki bu çağrılar durup dururken yapılmadı. Bir alt yapısı var. PKK’ya “Birlikte olalım” deme cesaretini Kılıçdaroğlu’nun CHP’si verdi.
Tuğba Hezer’e gösterilen cılız tepki kimseyi yanıltmasın!
* * *
Madem gündemde Van’daki taziye çadırı var, biz de yıllar öncesine gidip Van’dan başlayalım. Biliyorsunuz, Kılıçdaroğlu’nun CHP’ye Genel Başkan olmasıyla birlikte, Diyarbakır Baro Başkanlığı sırasında teröristlerin avukatlığını yapan Sezgin Tanrıkulu, partiye Genel Başkan Yardımcısı oldu. Son derece etkili bir konuma geldi.
Ardından, TESEV’ci Oğuz Babüroğlu’nun yönettiği “arama konferansları” başladı. Tanrıkulu’nun da öncüsü ve katılanları arasında yer aldığı bu konferansların ilki Van’da yapıldı, BDP ve PKK çizgisinde pek çok karar alındı.
Sonra, Abant’ta bir toplantı gerçekleştirildi. Adana Milletvekili Ümit Özgümüş, “BDP ile aynı dili konuşmaktan korkmamalıyız” açıklamasını yaptı.
Kılıçdaroğlu’nun, Uludere gezisini hatırlarsınız. Orada, BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan tarafından karşılandı. Kılıçdaroğlu ve Kaplan, taziye çadırına birlikte girdi. Kılıçdaroğlu, basın toplantısı düzenlerken de sağına Hasip Kaplan’ı oturttu.
Kılıçdaroğlu’ndan bir gün önce de Sezgin Tanrıkulu Uludere’deydi. O da Hasip Kaplan’la birlikte basın toplantısı düzenledi. Yetmedi, Kaplan’la ilgili iddialara CHP’nin Genel Başkan Yardımcısı cevap verdi:
-Hasip Kaplan olmasaydı, Uludere Kaymakamı bugün dünyada olmazdı, öldürülürdü.
CHP’nin HDP ya da öncesinde BDP ile el ele, kol kola verdiği görüntü o kadar çok ki…
Geçmişte Nihat Matkap da Diyarbakır’a gittiğinde, dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’in yanına koştu. Tam 2 saat basına kapalı baş başa görüşme yapıldı. CHP’lilerle birlikte basın toplantısı düzenleyen Baydemir, PKK ile Ordu güçlerini aynı kefeye koydu:
-Aynı anda, aynı saniyede eller tetikten çekilmeli.
Ne Nihat Matkap’tan ne de orada bulunan İzmir Milletvekili Oğuz Oyan, PM Üyesi Levent Eyipişiren, Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan ve Gürbüz Çapan gibi isimlerden bir itiraz geldi.
Hatırlarsınız, CHP’li olmadığını söylediği halde Kılıçdaroğlu tarafından Tunceli Milletvekili yapılan Hüseyin Aygün de terörist cenazelerinde taziyeden taziyeye koşardı. O da teröristlere övgüler düzerdi. Tunceli’de PKK’lılar tarafından sözde kaçırıldığında söylediği sözleri hatırlarsınız. Gerçi Kılıçdaroğlu da Aygün’den geri kalmadı; Sur’da çukur kazan PKK’lılar için “arkadaşlar” ifadesini kullandı.
Hangi birini sayalım, CHP’nin HDP’lileri cesaretlendiren vukuatları o kadar çok ki… Bir iki örnek daha verip kapatalım…
Dün, “İran ile Türkiye karşı karşıya kalırsa, İran’ın safında olurum” diye tweet yazan kişi, bugün CHP’de milletvekili değil mi? Her yaptığı açıklamada HDP ile aynı noktada birleşen Sezgin Tanrıkulu, halen CHP’nin Genel Başkan Yardımcılığı koltuğunda oturmuyor mu? Tanrıkulu, daha yeni Avrupa’ya gidip, PYD ya da YPG ile PKK arasında bir irtibat olmadığı safsatasını savunmadı mı? Terör örgütü sözcüleri ile aynı noktada buluşmadı mı?
Demem o ki, böyle bir tablo içinde Kılıçdaroğlu’nun HDP’li Tuba Hezer’i eleştirmesi bir anlam ifade etmez. PKK’nın elebaşları da etmeyeceğini düşünüyorlar ki, CHP’ye peş peşe ittifak çağrısı yapıyorlar.
* * *
Gelinen noktada CHP’ye asıl “safını belirle” çağrısını Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünü savunanların yapması lazım. Deniz Baykal’ın tespitlerinin altını çizip, seslenmek gerekli Kılıçdaroğlu’da:
-Parti içinden de homurtular yükseliyorsa, Deniz Baykal bile “HDP’lileşmekten” söz ediyorsa, hâlâ aynı politikalarda ısrarın amacı ne? Siz verdiğiniz bu görüntüden memnun musunuz? CHP’nin misyonu mu değişti yoksa?