Aslında hepimizin gözleri önünde yaşanıyor, ama CHP’deki büyük istifa depreminden kimsenin haberi yok. Çatırtı sesleri geliyor CHP’den, fakat onca hay-huy ve vaveyla sesleri arasında duyulmuyor.
Bence Cumhuriyet Tarihi’nin en büyük toplu istifası bu! Adeta 7,9 büyüklüğünde bir deprem! Uzun süredir öncü sarsıntılar sürüyordu. Hissediliyordu ve “geleceğim” diyordu. Nihayet geldi, vurdu ve gitti…
CHP içindeki “Atatürkçülerin” tamamı istifa etti!
Aman ha sakın yanlış anlaşılmasın; CHP’den değil, Atatürkçülükten istifa ettiler. Artık kapattılar bu defteri.
CHP’nin Grup Başkanvekili Özgür Özel televizyona çıktı. Adayları Muharrem İnce’nin, ikinci tura kalması halinde Selahattin Demirtaş’a “Cumhurbaşkanı Yardımcılığı teklif etmesi” kadar doğal bir gelişmenin olamayacağını ifade etti. Hatta bunu ne kadar gerekli gördüğünü ballandıra ballandıra anlattı…
Zaten CHP ile HDP arasında örtülü bir ittifak vardı. Kapalı kapılar ardında “al gülüm-ver gülüm” yapılıyordu. Yazıyorduk, anlatıyorduk; inanmıyor, hatta kızıyorlardı. Nihayet, bu ilişki CHP’nin en yetkili ağızlarından biri tarafından kamuoyuyla paylaşıldı.
Bu gelişmenin “Atatürkçüyüm” diyen bir partide büyük tartışmalara yol açması gerekirdi, değil mi? Ama, kimse kılını bile kıpırdatmadı. Bir Allah’ın kulu ortaya çıkıp sorgulamadı. Üzerinde duran bile olmadı.
Çünkü…
Dediğim gibi, CHP’deki Atatürkçülerin tamamı, sessiz sedasız da olsa Atatürkçülükten istifa etti. 2010 Yılında bir operasyonla CHP Genel Başkanlığı’na getirilen Kemal Kılıçdaroğlu görevini layıkıyla yaptı. Tarihi misyonunu tamamladı!
***
Zaten belliydi bunun böyle olacağı…
O kadar çok öncü sarsıntı yaşandı ki CHP içinde! Mustafa Kemal’in bütün değerleri yavaş yavaş silindi. Sadece adı kaldı. Özgür Özel’in son yaptığı açıklama ile o da bitti. Söylediği sözlerden sonra artık “Atatürkçülük istismarı” yapılamaz CHP’de. O kapı da kapandı.
Eğreti duruyordu zaten, olmuyordu. Mesela, Kemal Kılıçdaroğlu, sık sık “Dersim’le hesaplaşacağız” diyordu. “Dersim” dediği Mustafa Kemal’di aslında. Ama kimse kalkıp, kendisine bunu soramıyordu.
Suriye meselesinde Fransız Elçisine, “Gerekirse Cumhurbaşkanlığından istifa eder, gerilla kıyafetlerini giyer, gider orada sizinle çarpışırım” diyen bir Mustafa Kemal’imiz vardı bizim. Ama, O’nun kurduğu parti, MİT TIR’ları operasyonuna destek vererek, O’nun değerlerine çoktan ihanet etmişti.
Sonunda öldürücü darbe Özgür Özel’in açıklamasıyla vuruldu. Mustafa Kemal’in, Kurtuluş Savaşı’na öncülük ederek, bölünmekten parçalanmaktan kurtardığı bu Cumhuriyetin, Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığı’na Selahattin Demirtaş gibi bir isim layık görüldü! Hem de O’nun kurduğu bir parti tarafından!
Tam bir “ört ki ölem” durumu!
***
Kimdir bu Selahattin Demirtaş?..
Bölücülük ve terör destekçiliği gibi hakkında onlarca suçlama var. Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni tehdit eden ve meydan okuyan bir isim. Bu yüzden yargılanıyor ve cezaevinde yatıyor.
Bazıları, onun için güzellemeler yapsa da eylem ve söylemleri ortada: Türkiye’yi bölmek için hendek kazanlara destek verdi. PKK baronları ile yan yana fotoğraflar çektirdi. Bu millete kan kusturan Abdullah Öcalan’ın heykelini dikmekten bahsetti. PKK ne diyorsa, bu adam da onları söyledi. Terör operasyonlarını sürdüren Mehmetçik’in değil, hep ona kurşun sıkan eşkıyanın yanında yer aldı…
Bugün Cumhurbaşkanı Adayı olması yaptıklarını unutturmaz ki! Demirtaş’ı kanun önünde aklamaz ki! Nitekim “Ben Cumhurbaşkanı adayıyım, tahliye edilmem gerekir” diye Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı bireysel başvuru da reddedildi.
CHP, şimdi işte bu adamla kol kola yürümekten bahsediyor. Mustafa Kemal’in kemiklerini sızlatacak bir davranış bu. Hatta CHP’nin bu tavrına Mustafa Kemal’e ve O’nun savunduğu bütün değerlere savaş açmak bile denilebilir.
***
Ortaya koyduğu bu tavırla dibe vurmuştur CHP. Üç-beş oy ve sırf Erdoğan’ı seçtirmemek uğruna yapabileceklerinin sınırının olmadığını göstermiştir. Kimse kusura bakmasın, ama ilkesizliğin adresi haline gelmiştir. Herkese iyi bayramlar…