Biliyorsunuz, ABD Başkanı Barack Obama, Türkiye’ye ilk ziyaretini Cumhurbaşkanı Abdullah Gül döneminde yapmıştı. Tavırları ve söyledikleri ile son derece olumlu bir hava estirmişti.
Gül’e mealen şunları söylemişti:
-Bundan 50 yıl öncesine gidin. ABD’de siyahi ve Müslüman geçmişi olduğu iddia edilen bir ismin başkan olabileceği hiç düşünülebilir miydi?
Ardından eklemişti:
-O yüzden sizi en iyi ben anlayabilirim. Benim elimi güçlendirin ki, ben de ileride sizin elinizi güçlendireyim.
Yine hiç unutmuyorum. Obama, o ziyaret sırasında bir de şov yaptı. Kendisine sözde “Ermeni soykırımı” ile ilgili olarak sorulan bir soruya cevap vermek yerine, mikrofonu Türk tarafına uzattı.
Nasıl da mutlu olmuştu bizimkiler!..
Obama, uzun süre yere göğe sığdırılamadı. Bizim medyayı bir Obama sevdası sardı ki sormayın. Türk-ABD ilişkileri ile ilgili olarak uzun süre bahar rüzgârları estirildi.
Durum bu olunca, sokaktaki vatandaş bile Obama’dan büyük beklentiler içine girdi.
***
Obama artık gidiyor. Başkanlığı dönemindeki Türk-ABD ilişkilerine bakılırsa, tam bir hayal kırıklığı! Başlangıçta ne söylediyse tersi oldu. Uyguladığı politikalar, “Türkiye’nin elini güçlendireceğine” kendisi için “Biji Obama” sloganları atılmasına kadar gitti.
Geçmiş döneme şöyle bir bakalım:
ABD geçmişte Türkiye’deki terör örgütlerine destek verse de pek belli etmezdi. Obama yönetimi, bunu açıktan yaptı. Suriye’de PYD ve YPG ile ittifak içine girdi. Gözümüzün içine baka baka, onları silahla besledi.
Irak’ta kendi dillendiremediklerini, merkezi yönetimdeki kuklalarına söyletti. DAEŞ’le mücadele eden Başika Kampımızı hedef aldırdı.
Kim ne derse desin, kim aksini iddia ederse etsin, bir FETÖ gerçeği var. 15 Temmuz darbe girişiminin ardında ABD parmağının bulunduğu açık ve net. Bunun tersine Türkiye’yi kimse inandıramaz. Onca olan bitene, iki ülke arasındaki milletlerarası anlaşmalar ile Türkiye’nin gönderdiği bilgi ve belgelere rağmen, Fethullah Gülen denilen adamın ABD’de rahatça hareket etmesi, zaten bunu gösteriyor.
Amerika, son dönemde özellikle Irak konusunda “ezeli düşmanı” İran’la Türkiye’den daha yakın işbirliği yapıyor.
Amerika’nın Ermeni tezlerine verdiği destek, artarak devam ediyor.
Üstüne bir de ABD’deki medya organlarının Türkiye’ye yönelik olarak yürüttüğü algı operasyonlarını ekleyin. Bunlar, diğer sıkıntılar dikkate alınmasa bile, ABD’nin Türkiye’ye ne kadar şaşı baktığının göstergeleri.
Demem o ki…
Biz, Obama ile ilgili olarak çok yanlış beklentiler içine girdik. Verdiği onca söze ve yaptığı şovlara rağmen, Obama görevde olduğu süre boyunca Türk-ABD ilişkileri son derece sıkıntılı bir seyir izledi.
Daha da ileri gideyim isterseniz.
Dolaylı da olsa, biz bugün Suriye’de ABD ile savaşıyoruz. Onlar terörist unsurlara destek veriyorlar. Biz ise vuruyoruz. Obama ile geldiğimiz nokta bu!
***
Obama gitti, yerine Donald Trump geldi…
Bizim cephede ise değişen bir durum yok. Dün Obama iş başına geldiğinde ne yapmışsak, bugün de aynı tavrı sergiliyoruz. Ortaya koyduğumuz iyimserlik dalgası, her geçen gün büyüyerek yayılıyor.
Gazetelerde Trump’la birlikte pek çok şeyin değişeceği yazılıyor. Televizyonlarda benzer yorumlar yapılıyor.
“FETÖ çökecek” diyoruz… ABD’nin PYD ve YPG gibi yapılara verdiği desteğin son bulacağını söylüyoruz…
Emekli Korgeneral Michael Flynn’ın Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı olmasını alkışlarla karşılıyoruz:
-Geçmişte Fethullah Gülen’in Türkiye’ye iade edilmesini istemişti. Gülen için zor günler başladı.
Dileriz öyle olur. Ancak, garantisi yok bunun. Obama’nın göreve başladığı günlerde ilk ziyaretini yaptığı Türkiye’de söyledikleri de, daha sonra yaptıkları da ortada. Ne sözler verdi, neler bekledik, daha sonra neler oldu?
Demem o ki…
Hiçbir anlamı yok, bu tür beklentiler ve değerlendirmelerin. Bence, bundan sonra ilişkilerin nasıl gelişeceğini, daha çok biz belirleyeceğiz. Amerika, güçlü olursak farklı, zayıf davranırsak daha farklı hareket edecek. Unutulmamalı ki, günümüz dünyasında hak, haklıdan yana değil, hak güçlü olandan yana işliyor!