Seksten bahseden, kendi ilişkilerini açıkça dillendiren yazarlara artık alıştınız. Peki, acaba seksten bahseden kadınlar yazdıklarından utanıyorlar mı, erkek arkadaşının en mahrem özelliklerini yazan kadınlar ne düşünüyor olabilirler?
Seksten bahseden kadınlar yazdıklarından utanmazlar mı? Konferansın ana başlığı olmasa da ele aldığı konulardan biriydi. Geçtiğimiz hafta Bristol'de düzenlenen 'Eroticon 2012' konferansı bir 'ilk'ti. Seks yazarları ve blogger'ları gün boyunca düzenlenen toplantılar, sohbetler, paneller, brifingler ve work-shop'larda deneyimlerini paylaştılar. Yaratıcı enerji, sansür, yazılardaki etki konuşuldu ama esas konu elbette seksti. 'Belle de Jour' 2005'ten beri okuyucuya bilgi veren, soruları yanıtlayan bir blog. Daha çok kadın okuyucuyla muhatap olduğunu açıklamış blogger. Bu tarz yazıların ve açıklamaların erkeklere yapılmadığını, kız kıza konuşur gibi yazdıkları için 'utanmak'tan bahsedilemeyeceğini söylemiş. Zoe Margolis, 'girl with a one track mind'ın arkasındaki blogger. 'Bir teşhir değil yazdıklarımız, sadece tecrübelerimizi paylaşmak' diyerek açıklamış düşüncelerini. Yazarların okuyucunun düşüncelerini ortaya çıkaran hatta zaman zaman kışkırtan kişiler olduğunu ve blogger'ların teknoloji sayesinde kendi yayınlarını yapan medya patronları olduğunu söylemiş. Okuyucunun bu tarz yazılara ihtiyaç duyduğunu ve hatta arzu ettiklerini anlatmış ve kadınların kendilerini kucakladıklarını da eklemiş. Konferanstan çıkan sonuca baktığımızda seks hakkında yazanları, ilişkilerden bahsedenleri okuyanların büyük ağırlıkta kadınlar olduğunu söylemek mümkün. Katılımcıların hepsi de şu cümlenin altını çizmiş, 'Biz seks itirafçısı ya da insanların günah çıkarmalarına yardım eden kişiler değiliz. Bizler birer aynayız...
Jill Boyd, 21 yaşında ve bakire bir kız. Kendi seksüel gelişmesini anlatıyor blog'unda. 'Önceleri seks dünyasını anlamak için oluşturdum blog'umu' demiş ve zaman içinde kurguladığı hikayeleri yayınlamaya başlamış. 'Naughty Night Press' Jill Boyd'un blog'u. 'Eroticon 2012'de konuşulan şöyle bir konu daha var; okuyucu kadın yazarların utanıp utanmadığını merak ediyor. Yazarların bir kısmı hiç utanmadıklarını ve gerçekleri dillendirdiklerini söylerken bir kısmı da kurgu hikayelerini yazarken bir miktar 'kızardığını' itiraf etmiş...
Uzun değil, sadece beş yıl önce bile yazılmayanlar yazılıyor, akla hayale gelmeyenler bir tuşla okuyucuya ulaştırılıyor. Teknoloji gerçekten de yeteneği olan daha doğrusu isteyen herkesi 'yayıncı' haline getirdi. Büyük bir medya patronu olmaya gerek yok, web sayfası oluşturup okuyucuya ulaşmak çok kolay. Gelişmiş ülkeler seks yazarken utanıldığından bahsediyorsa, memlekette bu tarz soruların sorulması doğal karşılanmalı. Duygu Asena, 90'larda çıkardığı dergilerle bir miktar 'eğitmişti' okuyucuyu, ancak yirmi yılda ne kadar gerilediğimizi ancak yaşı 40'lardaki kadın okuyucu anlar sanırım. Ayşe Arman için hala 'Kocasını anlatıyor, yazacak şey mi kalmadı' diyorlar. Şaka gibi... Seksten bahseden kadınlar, akılları fikirleri sekste olan, yatıp kalkıp sevişmeyi düşünen, akılları başka şeye ermeyen 'utanmaz' kadınlar değil, bir tabuyu yerle bir etmeye çalışan kahramanlardır. Kafam bozuldu; şimdi herkes kağıt kalemi çıkarıp, 'Seksten korkmayacağım, seks yazanları kategorize etmeyeceğim' yazsın bir zahmet, iki dosya kağıdı dolduracak şekilde...
Eski 'ben'den utanan Ahmet Hakan
Eski fotoğraflara bakıp da utanmak neyin nesi? Ahmet Hakan, Kanal 7'de çalıştığı dönemdeki haline bakınca fena hissetmiş olacak ki kendini, 'On beş yıl önceki görüntülerime bakmak bile istemedim. Berbattı, yabancılaştırıcıydı' demiş köşesinde. O döneme ait kusurlarını bir bir sıralamış.
Bu ruh halini biliyorum, daha çok kadınlarda vardır. Kendini demode bulur, saçını-başını-kıyafetlerini beğenmez. İlla ki 'gençliğini' vurgular. Hakan da aynen öyle yapmış. On beş yıl önceki haline benzese daha mı mutlu olacaktı acaba? Değişim iyi bir şeydir, korkulmaz, utanılmaz. Aynı kalmak, yerinde saymak fenadır. 'O zamanlar amma rüküştüm, berbat giyinirdim, kıyafete para harcayamazdım, giyinmeyi bilmezdim' demek yanlış değildir. Yanlış olan eski 'ben'e kulp bulmaya çalışmak. Belki eski 'ben' de seni beğenmiyordur. Belki on beş yıl sonraki 'ben' de senden memnun kalmayacaktır... Bazılarının yabancılaştığı durum sanırım sadece görüntüyle alakalı değil. Neyle alakalı olduğunu yazmayacağım...