Bir yazar ölür mü? Ölmez tabii, yıllar boyu örneklerini gördük, sistem gömmeye çalışsa da onlar eserleriyle ayakta kalır. Henüz yirmilerindeyken yazdığı 'Ağır Roman' ile edebiyat dünyasını sarsan Metin Kaçan; ölmemiş ama olmuştur. Zarif bir biçimde, isteyerek, bilerek ölüme gitmiştir. Sevgili dostum Hasan Kaçan, günlerdir sahillerde kardeşini arıyor. Nasıl bir trajedidir bu?
Öyle anlar geliyor ki, flulaşıyor zihin. Birkaç gündür öyleyim, Metin Kaçan'ın 'intihar etti' haberiyle allak bullak oldum. 'Ekmek Teknesi'ni birlikte yazdık, onunla çalışmaktan hep gurur duydum: Hasan Kaçan benim dostumdur, arkadaşımdır, abimdir, danıştığımdır, rızasını aldığımdır; yol gösterenim, yol açanımdır. Hasan'ın nasıl bir ruh halinde olduğunu düşünmek bile yetti bana, arkadaşım kıyılarda, sahillerde, kardeşini arıyor!
Empati yapmak için; bir acının, vefatın, zamansız bir gidişin ardından empati yapmak için, benzer acıları yaşamanıza gerek yoktur. Sevgi, bağlılık, duyarlılık, vicdan varsa, empati kurulur, hiç zor değildir 'insan' için. Bir süre önce televizyon programıma Hasan Kaçan'ı davet etmiştim, uğurumdur da aynı zamanda. Nefis bir sohbetti (meraklıları için internette bulmak mümkün olsa gerek), Fatih Kadınlar Pazarı'nda, sokağın orta yerinde oturmuş dertleşmiştik. Dertleşmiştik diyorum çünkü bir televizyon programından ziyade, (bizim bir araya gelişlerimiz medya için olsa bile dost sohbeti çerçevesinde olur) sanki birbirimizi görmek için buluşmuşuz havasındaydık.
Ortak arkadaşımız çok, kulağını çınlatmıştık eşin dostun; rahmetli Ömer Lütfi Mete'den söz etmiştik, birlikte çalıştığımız zamanları anmıştık. Etrafı sevenleriyle çevrilmişti, Hasan hep öyledir, gittiği yere neşe, bereket, hareket getirir.
MEDYA CANAVARI ACI SEVER
Bahsettiğim çekim günü Hasan'la sohbetimiz dönüp dolaşıp, medya etiğine gelmişti. Bir dönem köşe yazarlığını deneyen ve yine bir anda bırakıveren arkadaşıma sormuştum, 'Neden devam etmedin?' diye. Medyanın kötülükten beslenen bir canavar olduğunu anlatıp 'Kendimi polemik yaparken bulunca tırstım. Baktım Ahmet Hakan ile kapışıyorum. Bana asla yakışmadı' demişti. Medyanın kötülükten, acıdan beslenen bir tarafı olduğunu ve buna asla alışamayacağını anlatmıştı, 'MOBESE kameralarından kazaları, ölenleri, yaralananları, arabası parçalananları defalarca gösteren bir televizyonculuk sistemi var; korkuyorum, içinde olmak istemiyorum' diyordu. Ne derse desin onu haklı bulurum zaten ve bu defa da sonuna kadar haklıydı, o mizah yazıları yazmalıydı. Senaryo yazmalıydı ve mutlaka oyunculuğa devam etmeliydi. Az insan onun kadar yakışır kamera karşısına. En büyük hayallerimden biri Hasan Kaçan ve Elif Aktuğ programı yapmak, çok iyi bilir ve oyalar beni, 'Tamam önümüzdeki sezon yaparız...'
Medyanın acıdan beslenen bir yanı var doğru, Allah kimsenin başına vermesin ama madencilerin vefatında ve ardından Metin Kaçan'ın kaybında, haberlerin nasıl acıtarak yazıldığını bir daha gördüm. Eline kalem alan için, birinin madende ölmesi yeterli değildir, 'Feci şekilde can verdi' denmelidir. Metin Kaçan gibi büyük bir yazar ölürse ve ardında da ciddi hikayeleri varsa, elbette gün yüzüne çıkarılmalıdır. Metin'in annesini düşünür mü haberi yazanlar? ASLA! Kimseyi düşünmezler, düşünmediler, düşünmeyecekler. Zarafet mesleğimizi terk edeli hayli zaman geçti...
HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK!
Kayseri'den İstanbul'a gelen bir ailenin en büyük oğludur Hasan Kaçan; anlattığı hikayelerde, yazılarında, karikatürlerinde sert ve kaba görünen bir espri anlayışına saklanmış zeki bir incelik vardır. Hiç duymadığınız yerlerin, asla tanımayacağınız insanların, inanılmaz öykülerini bilir, dillendirir. O bir 'şimdiki zaman öykücüsü'dür.
Metin Kaçan'la bir araya geldik mi, ne zaman geldik, neler konuştuk, ne paylaştık hatırlamıyorum. Twitter'da takip ederdik birbirimizi. Bir hafta evvel, 'Akrep burcu kadını ve erkeği için her şey bu yıl güzel olacak' yazmıştı, tam bir Akrep'ten beklenecek kadar duygusaldı. Metin Kaçan tecavüz suçuyla yargılanmış ve cezasını çekmişti, doktor raporunun 'Ortada bir tecavüz yoktur' demesine rağmen!
Tek dileğim var bugün, Metin Kaçan'ı sahilde arayan abisi Hasan ve erkek kardeşi Fatih ile, evde ilaçla uyutulan annesinin hatırına, olayın aslını anlatacak bir 'yürek' çıksın. Metin istedi ve gitti; dua etmekten başka ne gelir elden; geride kalanların hatırına, onların acısını soğutmak adına, biri çıksın ve gerçeği haykırsın.