Mehmet Ali Erbil: Beni hayal kırıklığına uğrattı, bunu geçen hafta katıldığım Kanaltürk'te yayınlanan 2. Sayfa programında da söyledim. Eğitimi, görgüsü, kültürü, yaşı, yaşadıkları ve başarılarına bakınca sarf ettiği sözleri bir türlü bir yere oturtamıyorum.
Programda Gülşen Yüksel'in eğitimin belirleyici olmadığını hatırlatması düşündürücüydü; oysa nasıl belirleyici olmazdı ki? Mehmet Ali Erbil susması gereken zamanı herkesten çok iyi bilmesi gereken biri değil midir, yıllarca nasıl konuşulacağının doktorasını yapmış bir televizyoncu olarak o bilmeyecek de kim bilecek! Şartlar her ne olursa olsun, eski karısı hakkında konuşmamalıydı; onu her yaptığı gaftan sonra bağrına basan halk zaten anlardı olup biteni. Ayrıca anlamak zorunda mı acaba, insanlar kendi hayatları, dertleri, sıkıntıları ile uğraşırken acaba Mehmet Ali Erbil'in eski karısı Küba'ya mı gitmiş kimin umurunda? Röportaj vermeden önce gazetecilere 'Özel hayat konuşmayalım sadece işlerimizden bahsedelim' diyenlerin kuyruklarına basılınca en mahrem hikayelerini anlatmaları ne kadar ironiktir... (Bu arada 2. Sayfa'ya Rasim Ozan Kütahyalı ile beraber konuk olduk. Kütahyalı; Müge Dağıstanlı, Gülşen Yüksel ve Elif Aktuğ'un toplamından daha fazla konuşarak kırılması zor bir rekora imza atmış ve 3 kadını birden susturmayı başarmış ender erkeklerden biri olarak tarihe geçmiştir)...
En çok üzüldüğüm nokta rol model olarak alınan ve Doğu'yu temsil eden birinin sergilediği bu açıklanamaz tavırdır. Urfalı çok sevdiğim kibar, saygılı, ahlaklı, eğitimli, kültürlü nice dostum da bundan dolayı üzgündür. Tatlıses, yarattığı algıyı temizlemek, kendini doğru ifade etmek zorundadır. Şarkıcı ve işadamı olarak alkışladığımız bir erkeğin beyefendiliği, kibarlığı ve kişiliği ile de alkışlanması gerekmez mi? Keşke insanların özendikleri Tatlıses'in parası, pulu, ünü olmasaydı da ağzından çıkanlar olsaydı.
Beni asıl sıkan, berbat, rezil, ahlaksız konuların sürekli hayatımıza dahil edilmesi; konuşulması. Ve aslında sadece yazılması ve konuşulması. Fatmagül.. ile başlayan tecavüz muhabbetinde keşke bir yere gelinebilse. Diziyi izlemedim, son derece rahatsız oldum, konu midemi kaldırıyor çünkü. Ve erkeklerin bu kadar rahatça bahsetmelerine, sıradanmış gibi kabul edilsin demesine dayanamıyorum. Elbette Hıncal Uluç, kadınlar tecavüzün bedelini bir ömür yaşamasınlar diye kaleme almıştır yazısını, 'Sonucu sıradanmış gibi kabul edilsin' demiştir. Bu ülkede kadınlara tecavüz ediliyor Hıncal Bey, kadınlar töre cinayetlerine kurban gidiyor, kadınlar dayak yiyor, kadın ölümleri son 5 yılda 5 kat artıyor. Sıradan olan, tecavüze uğrayan kadının tecavüzcüsüyle evlenmek durumunda kalması ya da bunun bedelini bir ömür ödemesi durumudur. Bu durum da ancak yasaların düzenlenmesi, erkeklerin de kadın haklarına sahip çıkması ve devletin yumruğunu masaya vurmasıyla hallolur. Ne dillenerek halledilir ne de 2 saatlik filmden 222 bölümlük dizi yapılarak... Sadece kelime ve işlem sıradanlaşıyor, dikkat çekilecek husus işte budur Sayın Uluç. En büyük korkum da bu satırlar yazılırken veya okunurken geçen sürede kaç kadının veya kız çocuğunun tecavüze uğradığının rakamlara tam olarak geçmeyeceği gerçeğidir!
Hıncal, İbrahim ve Mehmet Ali başrolde
Elbette Hıncal Uluç'u Mehmet Ali Erbil ve İbrahim Tatlıses'ten, İbrahim Tatlıses'i de Mehmet Ali Erbil ve Hıncal Uluç'tan ayrı incelemek-irdelemek lazım. Ancak yaptıkları açıklamaların zihnimde ve bünyemde yarattığı düş kırklığı hali öyle sarsıcı ki; kendilerini kitaplaştırmak istiyorum. Ruh halim yerlerde süründükçe yaratıcılığımın şahlanması şaşırtıcı ama olsun. 'Alacakaranlık-Ölüm Yadigarları Volüm 1' tadında bir film olarak beyazperdeye aktarılacak şahane bir film; Hıncal Uluç Edward adında gün yüzü görmemiş bir vampiri, İbrahim Tatlıses adı Harry soyadı Potter olan sempatik bir büyücü çocuğu, Mehmet Ali Erbil de yarı Elf yarı kurt adam aşk böceği birini canlandırsın... Sonracığıma dünyada ne kadar kadın varsa birer birer kahramanlarımı tokatlasın, son kadın tokatladıktan sonra sıranın sonuna geçsin ve tokatlama devam etsin, etsin, etsin...
Haftalık
- Donatella Piatti bir süredir Türkiye'ye gelemiyormuş. Ancak tam ülkeden çıkarken vizesinin bittiğini öğrenmesi ve sanki kovulmuş gibi gitmesi üzücü. Piatti son derece dokunaklı bir yazı yazmış zorunlu VIP sürgünü hakkında ve Engin Ardıç da 'La Legge e Questa-Kanun böyle' demiş; daha da dokunaklı bir yazı döktürmüş...
- İngiltere Prensi William ile nişanlanan Kate Middleton'un gece mavisi elbisesi yok satıyormuş! Şaka gibi, elbise çok çirkin değil mi; bunu giyince prenses mi olacaklar acaba? Ah anladım bir dönem de herkes Diana modeli saç kestiriyordu ya! O hesap.
- Kurtlar Vadisi dizisinde ikinci sezon ölen kahraman Çakır'ın oğlu Pusat'ın yeni bölümlere dahil edilmesi gündemde. Vadi'ciler uçuracaklar seyirciyi, sanırım en sonunda da Pusat'ı...