Sinema, zaten bir kandırma sanatı! Uzun yıllar ‘fakir gençle zengin kızın’ aşkına ağladık, oysa gerçek çok daha acıydı. O filmlere inanarak büyüyen ve hayatın anlamını aşkta arayanlar, salt gerçekle karşılaşınca kalakaldılar! Bu hafta vizyona giren ‘Halam Geldi’, seyirciyi hayatla yüzleştiriyor.
KENDİM sorup kendim cevaplayacağım, başka çaresi yok. Tamam; kabul ediyorum, sanat sanat için değil, insan için yapılır! O halde bizim vatandaşımız neden sanatla kucaklaşamadı bir türlü? Sinema, sanat mı? “Tek başına sanat değildir” diyenler olabilir ama sanatın ve bilimin türlü dalını kullanmaz mı? Sanat, sanatçılardan ziyade tüccarların elinde oyuncak oldu uzun zaman, kabul etmek lazım. Uzun bir dönem sinema adına binlerce ürün sunuldu seyirciye ama hepsine birden ‘film’dir demek doğru mu bilemiyorum.
Dünyanın gerisinde kaldık, gerçi 90’lara kadar her alanda gerideydik; tuhaf değildi sanatta yerimizde saymamız. 3. dünya ülkesi olarak, sevdik de acıların çocuğu olmayı. İran ya da Güney Amerika ülkeleri de acıların çemberinden defalarca geçti ama sinema ve edebiyat dallarında, bizden fersah fersah ilerideler; bu durum nasıl açıklanır onu da bilemiyorum.
GERÇEKTEN SIKI BİR FİLM OLMUŞ
Sevdik biz kandırmacayı, ‘mış gibi’ yapmayı. Sinema zaten kandırmaca sanatı; konularla da kandırıldık, oyunculuklarla da teknikle de.
Sulu zırtlak melodramların bugün bile en büyük şakşakçısı melankolik sinema eleştirmenleri, şunu göz ardı ettiler; ülkenin tek ve büyük sorunu ‘aşk’ değildi. Dünya sineması ardı ardına sistemler, yöntemler denerken, siyasi ve sosyal içerikli pratikler yaparken; bizimkiler hayatın bütün sıkıntısını ‘fakir oğlanın’ sırtına yüklediler. Elbette ‘sosyal içerik’li filmler, daha doğrusu birbirinden sıkıcı ve kötü filmler de yapıldı. Seyirciyle buluşamayan, gişe yapmayan filmlerdi bunlar. Gişe ve içeriği buluşturmak uzun zaman aldı… Hayli uzun zaman...
Neyse ki yeni sinemacılar saçma sapan melodram geleneğini reddetti ve uluslararası arenada da bir karşılığı olan ‘gerçeği’ anlatma yoluna gitti. ‘Halam Geldi’, çocuk gelin ve akraba evliliği konusuna eğilen sıkı bir dram; bu hafta gösterime giriyor. Filmi ilginç bir şekilde, yapımla alakası olsun olmasın pek çok sinemacı, sanatçı ve cemiyet hayatının seçkin ismi destekliyor. Aşk için ağlamayı maharet sayan ‘aşk kolik’ seyirci bu defa bir zahmet ‘insanlık’ için ağlasın, salonları doldursun isterim. Sami Dündar’ın yapımcısı olduğu ve Erhan Kozan’ın yönettiği filmde, her bir oyuncu ‘döktürmüş’; ‘Issız Adam’lara falan ağlamayı boş verin artık; ıssızlaştık ve sersemledik aşkla kafayı bozalı beri.
Öğrendim...
- Eğer birini mutlu edersem ben daha çok mutlu oluyorum.
- Bir bebeğin kucağımda uyuması dünyanın en huzur veren şeyi.
- Bir çocuktan hediye almak müthiş keyif veren bir duygu.
- Para her şeyi satın alıyor, elbette ‘kalite’ hariç.
- Hayat bir rulo tuvalet kâğıdı gibi, sanki sonuna geldikçe daha çabuk tükeniyor gibi.
- Günlük küçük mutluluklar gerçekten çok önemli.
- Gerçeği kabullenmemek gerçeği değiştirmiyor.
- Akıllı insanlarla birlikte olmak, hayatı hem kolaylaştırıyor, hem güzelleştiriyor.
- Birbirimizi gülümseyerek selamlamak, birbirimiz için yapacağımız en basit ama etkili şey.
- Anneanneme ve babaanneme kendilerini çok sevdiğimi daha fazla söylemeliydim; onları kaybetmeden önce.
- Bir büyükanne veya büyükbaba için yeni doğmuş torunlarının parmaklarını tutması, hayata tutunmalarını sağlıyor.
- İnsan, bir arkadaşının çocuğunu veya yeğenlerini kendi çocuğu kadar çok sevebiliyor.
Haftalık...
- Yılbaşı ekranı iyiydi bu sene. Gerçekten de reyting birincisi olan ‘Arkadaşım Hoş Geldin’ en zeki, en çevik ve komik programdı. 365 gün neşe içinde program yapan Flash TV’de ilginçtir, kanalların döktürdüğü saatlerde haber bülteni vardı…
- Sibel Can ve Asena yılbaşı programları için yeşil kostüm tercih etmişti. İkisini de beğenmedim. Sibel Can, göğüslerini basık ve sarkık gösteren dekolteden her nedense vazgeçemiyor.
- Yılbaşı akşamını maskeli baloya döndüren kostümleriyle birçok ‘ünlü’, şık olmanın yanına bile yanaşamamış. Vasatlık ‘in’...
- Demet Akalın’ı gitgide daha çok sevmeye başladım. Dobralıkta Kibariye bir, Demet iki…