Evet, Ukrayna savaşından bahsediyorum kontrollü savaş derken... Bu terim askeri ve siyasi literatürde henüz yok. Ama Ukrayna'daki savaş uygulamalarında ABD'nin kontrol etkisini çok yakından hissedebiliyoruz. Aslında kazananın olmadığı ama galibinin ABD olduğu bir savaş, Ukrayna savaşı. O zaman hem Ukrayna hem de Rusya için savaşın üst aklının ABD olduğunu söylemek mümkün. Asıl soru ABD bunu neden yaptı? İkinci soru da ABD bunu nasıl yapıyor?
14 Haziran 2021 tarihinde Brüksel'de gerçekleştirilen NATO liderler zirvesinde ABD başkanı Joe Biden ABD ve müttefiklerinin Çin'le rekabet ederken Rusya'yla hesaplaşmaya gidileceğini söylemesi son derece manidardır. Önce Afganistan'dan ABD'nin çekilmesiyle ülke Taliban'a teslim edildi. Ve şu an Taliban'ın ABD'den bağımsız hareket ettiğini söylemek de çok mümkün değil. Sonra Kazakistan olayları, devamında Ukrayna savaşı... Kuzey Kore'nin nükleer füze denemeleri ve bu günlerde Pakistan'da yaşanan siyasi çalkantılar. Bu arada sürecin hemen öncesinde Ermenistan'ın Azerbaycan'a saldırtılmasını da unutmayalım. Sonuçta küresel fay hatları en hassas yerlerinden hareketlendirilmiş durumda. Önümüzdeki süreçte daha da hareketli günler bizleri bekliyor gibi.
Tamam da ne oluyor diye baktığımızda aslında Çin'le mücadelesinde ABD'nin düğmeye bastığı anlaşılıyor. Zira yıllardır süren ticaret savaşlarında sürekli açık veren, açık verdikçe küresel sermayenin daha fazla Çin'e aktığı bir durum, sadece Çin'in büyümesini sağlamaz aynı zamanda ABD'nin zayıflamasına da yol açar. Bu nedenle ABD giderek küresel güç olma vasıflarından daha fazla taviz vermeye zorlanmakta.
ABD'NİN KÜRESEL SİYASİ GÜCÜ SINIRLANIYOR MU?
Dünyanın pek çok yerindeki askeri üslerinin bir bölümünden geri çekilmekte, bazı güçlerini de Asya Pasifik ve güney Çin denizine kaydırmakta. Ortaya çıkan yeni ekonomik merkezlerin tercih değiştirmesiyle dünyadaki dolarizasyon seviyesi düşmekte, yeni siyasal kutuplar üzerinden ABD'ye rağmen ekonomik ve güvenlik merkezli bölgesel örgütler kurulmakta. Bu da ABD'nin küresel siyasi gücünü sınırlandırmakta.
ABD buna ne kadar dayanabilir kestirmek güç ama daha fazla bu sürecin devam etmesine göz yummayacağını fay hatlarını hareketlendirerek gösterdi. Dolayısıyla bu günlerde en çok odaklandığımız Ukrayna savaşı dahil ABD-Çin eksenli okuma ve analizler olayların birbirleriyle ilişkisini anlamamıza yardımcı olabilir.
Sonuçta ABD, adım adım Çin'i çevreleyecek, kuşatacak, izole edecek adımlar atamaya başladı. Ukrayna savaşındaki asıl amacı da Rusya'yı sürekli meşgul ederek zayıflatmak ve sonuçta Rusya'nın Çin ile müttefikliğinde ABD lehine taviz vermeye zorlamak. ABD'ye karşı kurulmuş olan Rusya-Çin ittifakını boşa çıkarmak. Bu arada ilave olarak bir düşüncemi de paylaşmak isterim.
Ermenistan'ın Azerbaycan'a saldırtılması ve Kazakistan'da yaşanan olaylar diğer bir yönüyle de ABD'nin Rusya'ya başka cepheler açarak çok yönlü güç kaybetmesini sağlama girişimleri olarak da görülebilir. Hal böyleyse benzer hadiselerin aniden başka yerlerde çıkmayacağını da kimse söyleyemez. O yüzden herkes Ukrayna savaşına odaklanmışken mutlaka kafamızı kaldırıp özellikle Hazar merkezli Kafkaslar ile başka yerlere de bakmamız, diğer yerlerdeki gelişmeleri de dikkatle takip etmemiz gerekmektedir.
ABD'nin Ukrayna savaşındaki kontrol araçlarının neler olduğuna bakacak olursak aslında Ukrayna ve Rusya dışında bölgede üçüncül güçlerin de örtük ve sessizce yer aldığını görürüz. Çok çeşitli şekillerde adlandırılsalar da neticede bunların ABD ve İngiltere ile diğer batılı ülkelerin Afganistan, Ortadoğu ve Afrika'nın kontrolsüz alanlarında yetiştirdiği devlet dışı paralı silahlı güçler olduğu söylenebilir. Fakat bu paralı askerleri hiç de hafife almamak lazım. Bunların içinde gelişmiş tanksavar ve uçaksavar sistemlerinin kullanabilenlerden tutun da savaş helikopterlerini ve hatta savaş uçaklarını uçurabilecek kabiliyette olanlar bile var. Sonuçta elbette bunlar bu eğitimleri kendi başlarına almıyorlar. Onlara bu eğitim ve bilgi üst akıl tarafından veriliyor. Nihayetinde Zelenski güçleri, Rus güçleri ve ABD-Batı güdümlü güçler olmak üzere üçlü kombinasyon sahada oluşmuş durumda.
Bu üçüncü güç dediğimiz paralı vekalet mekanizmaları aldıkları anlık istihbarat desteği, sahip oldukları askeri donanım ve lojistikle birlikte Rusya'nın sinir uçlarına dokunabiliyorlar. Savaşın 37.gününde Ukrayna'ya ait iki helikopterin Rusya ana karası içerisinde ve Ukrayna sınırına yaklaşık 80 km mesafedeki Rus kenti olan Belgorod'daki petrol tesislerini vurması ikinci dünya savaşından bu yana yabancı bir ülkenin Rusya'ya yaptığı ilk saldırı olması bakımından psikolojik bir öneme sahip.
Rusya'da buna karşılık Odessa'daki petrol tesislerini vurarak karşılık verdi. Hemen belirteyim benzer provokatör eylemlerin bundan sonra olma ihtimali son derece yüksek. Bu tür dışarıdan kontrollü eylemler şimdilik Rusya'yı değişik sahalarda baskılamak ve Rusların bu günlerde kuluçkaya yatıp güç topladıktan sonra tekrar olası işgal girişimlerine karşı Zelenski yönetimine avantaj sağlasa da orta vadede herkes için dezavantajlı sonuçları olabilir.
Ama asıl dikkat çeken husus gazetecilerin sorusu üzerine, Ukrayna Savunma Bakanının, bu saldırıyı Ukrayna ordusunun yapıp yapmadığını bilmemesiydi. Bu da tam da barış görüşmelerinin gelişme kaydettiği bir dönemde dikkatlerin bölgedeki devlet dışı paralı silahlı gurupların üzerinde toplanmasına yol açtı. Aslında başka sorularda var. Mesela bu paralı askerlere Zelenski yönetimi ve Rusya ne kadar hakim? Bunlar geçici ateşkes anlaşması imzalanırsa Rusya'ya saldırırlar mı? Hatta paralı askerlerin faaliyetlerine engel olmak isterse bunlar Zelenski'ye bile saldırırlar mı? gibi sorular...
TÜRKİYE'NİN İNSANİ MERKEZLİ DENGE POLİTİKASI
Bütün bu soruların ışığında geçici ateşkes anlaşması imzalansa bile kalıcı barışın sağlanmasının uzun zaman alabileceğini düşünüyorum. Bu süreçte Rus askerileri daha uzun süre Ukrayna'da bulunmak zorunda kalabilirler. Bölgedeki çok sayıda paralı askerler nedeniyle konvansiyonel askeri manevralar bitse bile düşük yoğunluklu çatışmaların devam edeceğini ön görmek mümkündür. Bu da kısa vadede olmasa bile orta ve uzun vadede Rusya'yı yorabilir.
Çatışmalar sadece Ukrayna'da kalmayıp Rusya'ya da sıçrayabilir. Rusya'nın zayıflamasına bağlı olarak çatışma alanları genişleyebilir. O yüzden Türkiye'nin her geçen gün daha da artan güvenilirliği, önemi ve insani merkezli denge politikası ülkemizi bölge barışı ve istikrarı için tek seçenek haline getiriyor. Türkiye'nin uyguladığı denge politikası ülkemizi küresel sistemdeki olası daha büyük krizlere ve kırılmalara karşı koruyacağı gibi ortaya çıkabilecek fırsatlardan da yararlanmamızın önünü açacaktır.