CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Habertürk’te Fatih Altaylı’ya verdiği röportaj çok izlenmiş.
Seçmen ‘HDP ile ittifak’la özellikle İstanbul’da ‘yerel iktidar’ı kazanan partinin ne dediğini merak ediyor.
Ben de ettim.
Bir kısmını radyoda dinleyebilmiştim, kalanını videodan izledim.
Kılıçdaroğlu, ‘teröre destek’ soruşturmaları nedeniyle geçici olarak görevden alınan HDP’li belediye başkanlarına destek verdi, alınma gerekçelerini sordu.
Sonra şöyle bir şey oldu:
Altaylı: “Yeniden hendekler mi olsaydı deniliyor ya?”
Kılıçdaroğlu: “Hangi hendekler?.. (4-5 sn sessizlik...) Hangi hendekler?..
Altaylı: “Mesela Sur’da olanlar...”
Kılıçdaroğlu: “Sur’da olanlara hepimiz karşı çıktık. Ahmet Türk kendisi söyledi ben hendeklere karşı çıktım diye. (Sessizlik...) Kendisi söyledi.”
Konu ‘çözüm süreci’ne geldiğinde hendekleri teröre değil, hükümete bağladı:
“Erdoğan’ın getirdiği sonuç işte o hendekler oldu. Hendekler kazılırken hükümet neredeydi. Kabahati terör örgütüne bağlıyoruz, izin veren kim?”
***
Kılıçdaroğlu, CHP’nin ‘Kürt raporu’nu yenilediğini de açıkladı.
İki komisyondan söz etti:
TBMM’de her partiden eşit sayıda milletvekilinin oluşturacağı toplumsal uzlaşma komisyonu.
Ve Meclis dışında, Kılıçdaroğlu’nun deyimiyle, “bu konuya yıllarını vermiş araştırmacılar yazarlar çizerlerin, oturup konuşarak, çözüm bulacakları” ortak akıl komisyonu.
Bu komisyonda MHP ile AK Parti ve büyük olasılık İyi Parti (İP) olmayacağına göre CHP konuyu HDP ile konuşacak.
Birlikte ‘akil insanlar’ belirleyecekler.
HDP’nin kendi adaylarını belirleme yetkisi bile sınırlıyken, bu ‘sivil’ isimleri kim belirleyecek?
PKK mı?
‘Hayır’ cevabı veremiyorum.
Kılıçdaroğlu da verebilir mi, sanmıyorum.
Zira, “HDP’nin PKK ile arasına mesafe koyması gerektiği” hatırlatmasına şöyle bir cevap verdi:
“Koymasını isteriz.”
Ya koymazsa?
Bunun cevabı yok.
***
Kılıçdaroğlu;
- Hendek teröründen PKK’yı sorumlu tutmuyor.
- Devlet organlarının raporları ve yargı soruşturmalarına karşı HDP’li belediye başkanlarının sözünü geçerli sayıyor.
- HDP’li belediye başkanlarının PKK tarafından belirlendiği; seçildikleri gün belediyeye gelen ‘PKK kayyumu’nun emrine girdikleri; hendek kazan teröristlere belediye araçlarını verdikleri; ihale, eleman ve imkanları örgüte bağladıklarına ilişkin devlet raporları ve yargının yürüttüğü soruşturmaları yok sayıyor.
- HDP ile bir ‘çözüm süreci’ne hazırlanıyor.
- Bunun için HDP’de ‘PKK ile arasına mesafe koyması’ şartı aramıyor.
***
Bana göre bu Kılıçdaroğlu’nun planladığı bir süreç değil.
CHP’nin liderliğinde ama PKK’nın etkin olduğu bir süreç olacak bu.
Kılıçdaroğlu CHP’si ise bunu sahiplenecek, meşrulaştıracak.
İçinizden ‘yok artık, o kadar da değil’ geçebilir.
Ama açıklamaları, yapılanları, olanları izleyin.
‘Test’ için de örneğin şuna bakın:
Kılıçdaroğlu, CHP yönetimindekiler ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, hatta Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, HDP’lilerin PKK’ya ve teröristlere yönelik savunmacı söylem ve eylemlerine tepki göstermeyecekler.
Eleştirmeyecekler bile.
PKK’ya karşı da ‘terör örgütü’ demekten öteye gitmeyecekler.
‘Zor sorular’ geldikçe, ‘eşini aldatırken suçüstü yakalanan adam’ tepkisi verecekler:
Kadın mı, hangi kadın?
CHP’li başkanların aleyhine tweet atan kovulabilir, öyle mi?
Kılıçdaroğlu, İBB’de çok sayıda kişiyi işten atan Ekrem İmamoğlu’nu da savundu.
Ama ‘işten çıkarma gerekçeleri’ arasında saydığı bir madde dikkatimi çekti.
Şöyle dedi Kılıçdaroğlu:
“Kişilerin aşırı politize olmaları, sosyal medyada belediye başkanına hakaret etmeleri gibi pek çok şey var. Bu gerekçelerle işine son verilenler var.”
Başkan hakarete dava açmış, yargı hakareti tescil etmiş mi?
Hayır.
Başkan hakaret saymışsa, işten atılmak için yeterli!
Ama birini geri almışlar.
Kılıçdaroğlu dedi ki; “Adana’da bir şehit yakını vardı. Sosyal medyada hakaret içeren yazılar yazmıştı ama şehidin yakını olduğu için alın dedik. O dönemde heyecanla bazı şeyler yazmış olabilir.”
Yargılamayı yapmış; şehit yakının atmayı da ‘haklı’ bulmuş ama ‘bağışlamış’!..
Yapmayın Kemal Bey;
Bari ‘kibir’ ve ‘hukuksuzluk’tan şikayet ederek yapmayın.
‘Adalet’ diyerek yapmayın.
Cumhurbaşkanı’na ağza alınmayacak küfürler edenleri ‘Bir tweet yüzünden dava açılıyor’ diye savunurken yapmayın.