Bugün Fed'in ortaya attığı politikalar aralarında Türkiye'nin de olduğu gelişen ülkeleri zorluyor. ABD'nin şunu anlaması şart: Tedbirleri gelişen ülkeleri zayıflatırsa, bu yeni bir kriz başlatabilir.
GLOBAL krizin yedinci yılı başladı. Hatta krizin 200'den itibaren ortalığa dökülmeye başladığı düşünülür ve 1929 yılında başlayan ilk Büyük Depresyon’un da tam yedi yıl sürdüğü hatırlanırsa, bu seferki global krize İkinci Büyük Depresyon da diyebiliriz, çünkü bu seferki de yedi yılı aşıyor. 2008 krizini ABD çıkartmıştı, krizden en çabuk çıkma konumuna gelen de gene ABD olmuştu. Çünkü ABD Avrupa’dan daha pragmatik bir ülkeydi. Ama durum değişti. ABD bugün biraz vurdumduymaz!
BREZİLYA YÜKSEK FAİZDEN ÇOK ŞİKAYETÇİ
Bugün krizin ABD’den kaynaklanan etkileri gelişmiş ülkeleri oldukça zorluyor. Gelişen ülkelerin arasında ABD’nin para politikası adımlarının yan etkileri konusunda ilk ikazı Brezilya ve Maliye Bakanı Guido Montega yapmıştı. Montega iki yıl evvel FED’in ucuz para ve düşük değerli dolar yaklaşımının kur savaşları doğurduğunu vurgulamıştı. Bugün ise Brezilya Merkez Bankası Başkanı Alexandre Tombini ABD’nin yükselen faizlerinden şikayetçi. Bu da şimdi gelişmiş ülkelerin paralarını değerlerini düşürerek gelişen ülkeleri hırpalamakta, faizlerini de yukarı itmekte.
SONUNDA HİNDİSTAN DA KOROYA KATILDI
Brezilya'dan sonra eski IMF Baş İktisatçısı ve şimdi Hindistan Merkez Bankası Başkanı olan Raghuram Rajan da geçen hafta gelişen ülkelerin 'şikayet korosuna' katıldı ve Fed'in gelişen ülkelerde yaptığı tahribatı göz önüne alması gerektiğini vurguladı.
İKİNCİL ETKİLERİ NE OLACAK?
5 Şubat'ta da Willem Buiter adlı şöhretli iktisatçı, ABD’den yükselen 'Biz dünyadan sorumlu değiliz, para politikamızı sadece kendi ülkemize göre düzenleriz!' tezine şiddetle karşı çıkan bir yazıyı Financial Times’a yazmıştı. Buiter çok haklı bir şekilde ABD’nin kendini düşünerek aldığı tedbirler, sonunda gelişen ülkeleri de zayıflatırsa bu durumun yeni bir kriz bile başlatabileceğini gündeme getirmiş bulunuyor.
KİMSE OKYANUSTA ADADA YAŞAMIYOR
BUITER'E göre, politikalarının gelişen ülkelere etkisini görmeyen Fed sonunda kurşunu gene gelişmiş ülkelerin ayağına sıkıyor olabilirdi. Fed’in yaptığı politika değişikliklerinin yarattığı yan etkilere dikkat etmek zorunda olduğu, kimsenin okyanusta bir adada yaşamadığı bir gerçekti. Buiter der ki, eğer ABD attığı adımların yan etkileriyle ilgilenmezse gelişen ülkelerden öfke yayılmaya başlar. Ama Fed attığı adımların sonuçlarının ne olacağını anlamıyorsa da, bu da gelişen ülkeler arasında bir korku yaratır.
DÖVİZ REZERVLERİ 7.7 TRİLYON DOLAR
FED'in son dönemdeki kararsızlığı, gelişen ülkelerden sermaye kaçışının hızını arttırmıştı. Ayrıca Fed anlamalı ki gelişen ülkelerin son dönemde aşırı döviz rezervi tutmaları da bu ülkelerden aslında zaten uzun zamandır masif sermaye çıkışı olduğu anlamına geliyor. Gelişen ülkeler 'yeşil kağıt parçalarını' tutmak için dışa fon aktarıyorlar. Global çapta tutulan döviz rezervlerinin bütünü 7.7 trilyon dolara ulaşmış bulunuyor.
65 MİLYAR $'A İNDİRDİ
Fed, 85 milyar dolarlık tahvil alımını önce 75'e, daha sonra ise 65 milyar dolara çekti. Hedef 2014 yılı sonuna kadar bu rakamı sıfırlamak. Tabii bunun için önce ekonominin tam olarak rayına oturması şart. Gelişen ekonomilerin sorunu da Fed'in bu musluğu kısması.