Geçen yıl sonbaharda üniversitede master öğrencilerine para ve banka dersini verirken konu altın fiyatına geldi. “Spekülasyonu” seven genç bir öğrenci tüm likiditesini altına yatırdığını çünkü o günlerde onsu 1700 dolar olan altının 2000 dolar üstüne çıkacağını ısrarla söyledi. Ben ise altın fiyatının düşer de kalkar da dedim. Çünkü altın, 50 yıl yani eskiden olduğu gibi enflasyona karşı sağlam bir yatırım değildi. Ama genç dinlemiyordu. Benimle 100 dolarına iddiaya girişti. Şubatta altının 2000 doların üstünü göreceğini düşünüyordu, ben ise 1500’e kadar bile düşebileceğini vurguladım. Ama dinlemedi. Şubatta altın 1500 dolar ons başına değerinin de altına düştü. Delikanlı ortalıktan toz oldu, iddianın bedelini de tahsil edemedim.
Geçtiğimiz gün Nobel Ekonomi Ödülü üç kişiye verildi. Eğer genç arkadaş kendisine verdiğim akademik referansları okuma zahmetinde bulunsa idi belki büyük bir kayıp yaşamazdı. Bu yılın Nobel Ödülü varlık fiyatları konusunda teorik ve uygulamalı çalışma yapmış üç iktisatçıya verildi. 1939 doğumlu ve 1964 Chicago diplomalı ve Chicago Üniversitesi’nde öğretim üyesi Eugene F. Fama konunun teorik önderi olarak tanınıyor. 1952 doğumlu ve Minnesota Üniversitesi’nden doktoralı L.Peter Hansen de Chicago Üniversitesi’nde öğretim üyesi. 1946 doğumlu Robert Shiller ise 1972 MIT doktoralı ve Yale Üniversitesi’nde profesör.
Bu üç kişinin araştırmaları sayesinde bugün hisse senedi, tahvil, bono, altın, döviz ve benzeri varlık fiyatlarının bir iki gün veya bir iki hafta incelenmesiyle gelecekte nereye gideceğini bilmenin mümkün olmadığını biliyoruz. Ama gene biliyoruz ki uzun dönemde nereye gideceği bilinebilir. Varlık fiyatları hem profesyonel yatırımcılar hem de normal vatandaşın hayatında önemlidir. Ama piyasalar iyi çalıştığı ve her türlü bilgi derhal fiyatlara dahil edildiği takdirde kısa vadede önceden tahmin edilebilirlik ortadan kalkar.
Eugene Fama 1960’lı yıllarda geçmiş fiyatların analizinin gelecekte tahmin için hemen hemen hiçbir katkısı olmadığı tezini araştırmaları sonucu ortaya atan kişi. Shiller ise 1981’de hisse senetlerinin fiyat dalgalanmalarının temettü düzeyiyle de ilgisi olmadığını ortaya atan kişi. Ama Shiller uzun dönem tahminlerinin de mümkün olduğunu gösteren araştırmacı.
SADECE UZUN VADEDE TAHMİN MÜMKÜN
1970’li yıllarda icat edilen CAPM adlı teorik çerçeve ile varlık fiyatlarının teorisi oluşmuştu ama istatistiki tahmin yapmaya izin veren bir çerçeve de yoktu. Hansen adlı araştırmacı 1982 yılında varlık fiyatlarının tasarruf ve risk alma davranışlarıyla ilişkisini istatistiki olarak çözebilmek için gerekli GMM adlı istatistiki tekniği geliştirdi. Bu çalışmaların sonrasında ortaya çıktı ki, tek tek varlıkların fiyatlarını tahmin etmek zordu ama piyasanın tümünü izlediğiniz takdirde hisse senedi endeksinin nereye gideceğini tahmin edebilirdiniz. Her ne kadar bugün “hedge fund” denen fonlar piyasada gene de kazanç veren fırsatlar oluştuğunu düşünse de, artık biliyoruz ki borsada sadece uzun vadeli tahmin mümkün.
Bizim altın yatırımcısı delikanlı da pek rasyonel değil, davranış sonucu yani psikolojik olarak oluşan bazı inançların kurbanı idi. Buna rağmen birçok kimse televizyonda gördüğü iktisatçı ve finansçıları alışveriş merkezlerinde durdurur ve “Hocam, döviz alma zamanı geldi mi?” diye sorar durur. Siz de sıkı ise cevap vermeyin, öfkelere muhatap olursunuz!