Yunanistan eğer hem 'Troika' ile (Merkel ve Sarkozy tarafından temsil edilen ülkeler, Avrupa Merkez Bankası ve IMF) hem de özel alacaklılarla anlaşır ve 'acı reçete' uygulamaya girerse, ileride neler olacak, ne tür gelişmeler yaşanacak? Bu konuda fikir edinebilmek için bu hafta Romanya'da yaşananlara bakmak yeterli.
Romanya'da gerçekleşenler Yunanistan'da ne olursa olsun, faturayı en az halk kadar siyasetçilerin de ödeyeceğini gösteriyor. 2001 krizi sonrası Türkiye'de de olduğu gibi! Şu anda vatandaş protestoları Slovakya'yı da sarmış bulunuyor, hükümet sallanıyor. Zaten Macaristan da hükümetin tüm taraflarla inatlaşması sonucu felakete doğru yürüyor. Yani hastalık 'salgın' haline geliyor.
Romanya, Yunanistan'ın iki misli kadar, (22 milyon) bir nüfusa sahip. Romanya, AB'nin ikinci en fakir ülkesi, kişi başına geliri, AB ortalamasının yarısından da az. Romanya euro da kullanmıyor. Ülke, Doğu Avrupa'daki birçok ülke gibi, Sovyetler Birliği'nden kurtulduktan sonra yaşanan hızlı büyüme döneminde bir yandan devlet harcamalarını arttırmış, diğer yandan da bol miktarda kredi kullanan bir toplum oldu. 2008'deki finansal kriz ise Romanya'ya bir kez daha ekonomik felaket getirdi ve 2008 sonrasında ağır resesyon yaşadı. Yapılan seçimde de Emil Boc, başbakan seçildi.
Romanya'ya da, bugün Portekiz, Yunanistan, İspanya, İrlanda, İtalya gibi ülkelerin hepsine önerilen türden bir kemer sıkma programı tavsiye edildi. Bu kemer sıkma programını kabulün ödülü olarak da Romanya AB, IMF ve Dünya Bankası tarafından sağlanan 20 milyar euro civarında finansmanı aldı.
Ancak Romanya kemer sıkma programı çerçevesinde kamu harcamalarını azaltıp, ücretleri düşürüp, emekli maaşlarını kısıp, kamuda işten çıkarmalar yapılanca 2009'da yüzde 7 daraldı ve resesyona girdi. Romanya resesyondan ancak 2011 yılında ve sadece yüzde 2.5 büyüyerek çıkabildi. Bu yıl ise yüzde 1.5-2 arasında büyüme bekleniyor.
Emil Boc hükümeti 2009 yılından bu yana 200 bin kişiyi kamu istihdamından çıkardı veya emekli etti. Zaten kamu çalışanlarının ücretleri de yüzde 25 düşürülmüştü. 2012 yılında da 100 bin kadar kamu çalışanının daha işten çıkarılması veya emekli edilmesi gerekiyor. KDV birçok kalemde yükseltilirken, konut ısınması için verilen sübvansiyonlar gibi birçok yardım programı da kısıldı.
Vatandaşlar da bu kadar ağır ve yaygın kemer sıkma programına isyan ettiler. Haziran 2010'da Romanya Yüksek Mahkemesi emeklilik ücretlerindeki kısıtlamaları anayasaya aykırı buldu. Bunun üzerine de hükümet vergileri arttırarak kararın finansal etkisinden kurtuldu ama vatandaşların eleştirileri ve isyanlarından kurtulamadı. 6 Şubat 2012 günü Emil Boc, Bükreş ve diğer kentlerdeki zaman zaman kan akan protestolara dayanamayıp, istifa etmeye mecbur kaldı.
Başlangıçta Romanya'yı iflastan kurtaran AB ve IMF birkaç yıldır uygulamada olan kemer sıkma programının hala yürürlükte olduğunu, düşünülen şekilde işlediğini ve Romanya'nın kredibilitesinin arttığını söylemekteler. Tabii!
Duruma müdahale etmek zorunda kalan Cumhurbaşkanı Traian Basescu ise Boc'un yerine Razvan Ungureanu'yu yeni hükümeti kurmakla görevlendirdi. Ungureanu daha önce Romanya'da Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı yapmıştı. Eski hükümetteki koalisyon ortaklarının Ungureanu'yu destekleyecekleri ve kemer sıkma ve reformlara devam edileceği açıklandı. Ülkede de kasım ayında seçim yapılacak. Ancak eğer vatandaşlar ve onların etkilediği yeni siyasetçiler kemer sıkma programından vazgeçerse piyasaların derhal ülkenin düşmüş olan borçlanma faizlerini yeniden dev boyuta çıkaracakları tehdidi de ortada.
Sanki Romanya'da gerçekleşenler Yunanistan'da 'üç vakitte' gerçekleşecek gibi. Zaten kemer sıkma operasyonunun unsurları da çok benzer!