ABD’li Petrol milyarderi baba H.L.Hunt Texas’lı idi, birbirini tanımayan üç ayrı kadınla 15 çocuk yapmıştı ve 1974'te de ölerek dev bir miras bıraktı. Üç erkek oğlundan büyüğü William Herbert ve ortancası Nelson Bunker babaları gibi iş hayatına devam ettiler, küçük kardeş Lamar ise kenarda dururdu, çünkü Kansas City Chiefs adlı ABD futbolu takımının sahibi olmak ona yetiyordu.
Ortanca oğlan Bunker Hunt zaman içinde, bir süre için de olsa, 1960 ve 1970’li yıllarda dünyanın en zengin insanı olarak tanınıyordu. Sonunda geçtiğimiz günlerde 88 yaşında ölen 1926 doğumlu Texas El Dorado kökenli Bunker Hunt çapkın babasının tersine aşırı dindar ve tutucu bir insandı. Tek evlilik yaşadı, üç kızı ve bir oğlu var. Dünyanın en zengini idi ama ucuz elbiseler giyerdi, çok eski bir Cadillac ile gezerdi, ekonomi sınıfı uçardı, diğer petrolcüler gibi şöhretli lokantalarda yemek yemezdi, tersine karnını sandviççilerde doyururdu. Bunker Texas Üniversitesi’ndeki eğitimini yarıda bırakmış, babasının şirketinde işe başlamıştı. Ama bir süre sonra kendi hesabına çalışmayı seçti. Libya’da petrol sahaları satın aldı, BP ile ortak açtığı petrol kuyularında önceleri petrol çıkmayınca hisselerinin yarısını ortaklarına sattı ama bir yıl sonra dev petrol kaynakları bulundu. Libya’da Kral İdris ile yakın dosttu ama darbe ile gelen Kaddafi, dört yıl sonra petrolleri devletleştirdi. Suudi Arabistan Kraliyet ailesi ile de yakın dosttu. Komünistlerden ve Musevilerden ise hiç hoşlanmazdı.
Hırsları iflasa sürükledi
Bunker petrol yatırımlarına başka yerlerde gene devam etti ama ağabeyi William Herbert Hunt ile beraber emtia ticareti de yapmaya başladı. 1970’li yıllarda petrol nedeniyle dev kriz çıkacağını, ekonomilerin çökeceğini ve kağıt paranın kıymetinin kalmayacağını düşünmeye başladı. O günlerde ABD’de vatandaşların altın ticareti yapmaları yasaktı. Bunun üzerine kardeşi William ile beraber altın yerine gümüş toplamaya karar verdiler. 10 yılda dünyanın toplam gümüş stokunun nerede ise yüzde 30-50 arasında bir miktarını ya satın aldılar ya da satın alma kontratları yaptılar. 250 milyon ons miktarında gümüş sahibi olmuşlardı. Gümüşün fiyatı bir ons eşit 1.5 dolarken toplamaya başlamışlardı, fiyat sonraları bir ons 50 dolara kadar çıktı, ama en sonunda devlet işe el koydu . Bu durumda 27 Mart 1980’de “Silver Thursday” adı ile anılan günde, gümüşün fiyatı 10.50 dolara inince bankalar “margin call” denen kontratlardaki nakit ödeme şartını gündeme getirdiler. 7 milyar dolarlık serveti bir anda 1.7 milyar dolara dönüvermişti. Binbir dümenle iflas etmeyi 1988'e kadar tehir etti. Diğer varlıklarını satarak iş hayatına devam etmeye çalıştı.
Bir zamanlar ABD’de Kentucky, ve İrlanda ve Yeni Zelanda’daki çiftliklerinde 1000 kadar safkan yarış atı sahibiydi. Avustralya’da 5 milyon dönümlük arazileri vardı, Kaddafi öncesi Libya’da sekiz milyon dönüm petrol arazisi vardı . Filipinler ve Meksika’da dev binaları vardı. Her şeyini kaybetti. Devlet, 1988 yılında bankaların da iflas etmemesi için 1 milyar dolarlık bir kredi açtı. Bunker Hunt sonunda mahkûm olmadı ama Peru kökenli bir gümüş şirketine de 190 milyon dolarlık tazminat vermeye mahkûm oldu. Sonunda babadan kalma Placid Oil Company adlı ve esas serveti yaratan şirket de satılmak zorunda kaldı. 1.5 milyar dolarlık banka borçlarını geri ödeyemedi. 1989 yılında elinde sadece 5-10 milyon dolar arasında bir para kalmıştı. Boçlarının geri kalan miktarı da bilinmiyordu.
Bunker at yetiştirmeye ve petrol aramaya devam etti, kardeşi William Herbert ise gayrimenkul işleriyle uğraştı. Geçtiğimiz günlerde de Bunker 88 yaşında vefat etti. İhtiras acı bir son getirdi diyelim!