Bu hafta piyasada iki beklenti vardı. Birincisi Merkez Bankası'nın önemli adımlar atıması, ikincisi ise Moody's tarafından yapılacak toplantı sonrası ikinci bir rating yükseltilmesi değişikliği gerçekleşmesi. Her iki konuda da beklentileri tam tatmin etmeyen gelişmeler oldu. Tabii rasyonel olmayan bizim beklentilerimiz.
Moody's not yükseltmesi konusunda bir adım atmayarak ve toplantının sadece normal bir değerlendirme toplantısı olduğunu belirterek, cari denge açığı durumu ve siyasi gelişmeleri içeren klasik bir risk vurgulaması yaparak üzerindeki baskıları geçiştirdi. Zaten Fitch önden rating not yükseltmesi yaptıktan sonra Moody's tarafından derhal not yükseltmesi gerçekleştirilmesi beklentisi pek gerçekçi sayılamazdı.
Diğer taraftan da Merkez Bankası da minimal girişim yaparak bizce beklemeyi seçti. Bizce doğru yaptı.
Merkez politika faizi olan bir hafta vadeli repo faizini yüzde 5.75'te sabit tuttu. Gecelik faiz oranlarında sadece koridorun üst faizini yüzde 9.5'ten yüzde 9'a indirdi. Diğer taraftan da TL mevduat rezerv opsiyonu katsayılarını, döviz için yüzde 40 diliminden sonrası için 0.1 puan ve altın için de bütün dilimlerde 0.2 puan artırdı. Bu açıklamaları cari denge açığında hala iyi gelişmeler olduğu, iç talebin ılımlı seyrettiği ve enflasyonda da düşüş olabileceği şeklinde pozitif vurgulamalarla destekledi. TL fonlama miktarının aşağıya ve yukarıya doğru ayarlanabileceğini de belirtti. Finansal istikrar devam ettiği taktirde politika ve gecelik faizde ölçülü bir indirimin yapılabileceğini de gündeme getirdi.
Özetle Merkez Bankası bekleyelim ve görelim demiş oldu. Bu yaklaşımının da doğru olduğu kanısındayım.
Şu anda Merkez Bankası büyümenin daha da düşmesini istemez, ama büyümenin tersine dönerek ve yeniden artarak cari denge açığını tekrar yükseltmesini de arzu etmez. Faizleri çok hızlı düşürerek TL'nin değer kaybetmesini de enflasyona olası geçişlilik nedeni ile ve de ülke vatandaşının klasik 'kur titreşmesi' dönemi olan Aralık-Ocak ayları dönemine girilirken hiç istemez. Diğer taraftan henüz döviz girişinde dramatik bir artış ve TL değerlenmesi görmeden de döviz miktar ve fiyatı konusunda bir önlem almak yönüne de gitmez.
Krediler söylüyor: Büyüme hızlanıyor
Ancak bazı önemli gelişmeler de var. BGC yorumcusu Özgür Altuğ ülkemizde kredi gelişmelerini en yakından takip eden kişi olarak büyümede ne tür gelişme olabileceği yönünde önemli bir sinyali açıkladı.
9 Kasım tarihli BDDK haftalık kredi verilerinde tüketici kredilerinin yıllık artışının 13.1 düzeyinden 13.6 düzeyine çıktığını ve finans kesimine krediler ve kur etkileri hariç tutulan 13 haftalık hareketli verilerde de yüzde 9.8 değerinden yüzde 11.1 artışa geçildiğini bildirdi. Kur göz önüne alındığında kredi verilerinde yıllık artış yüzde 14.7 düzeyinden yüzde 15.4 düzeyine çıkmış.
Bu gelişme büyümede düşüşün durduğu ve artışa geçildiği yönünde ilk kuvvetli veri sinyali demek!
MB, attığı adımlarla bekleyelim ve görelim demiş oldu. Bu yaklaşımın da doğru olduğu kanısındayım.