Fitch, Türkiye'nin ratinginin yatırım yapılabilir düzeye yükseldiğini açıkladı. Hayallere kurban olmayalım. Ülkemiz kendi geçmişine bakarak ders alınabilecek, seçim ortamı ekonomi politikaları hataları ve felaketler birikimine sahip bir ülke. Bu nedenle geçmişi hatırlamamız gerek.
Türkiye 1989 yılında parasını konvertible hale getirdiğinde, yani ülkeyi sermaye hareketlerine açtığımızda ne tür gelişmeler beklenmesi gerektiğini fazla düşünmemiştik. Çünkü bu karar aslında bir seçim ortamında ve Merkez Bankası ve bürokrasinin yapılmaması tavsiyesine rağmen, salt siyasi motivasyonla oldukça erken atılmış bir adımdı ve ekonomik felaket getirdi.
HATA KOTAMIZ DOLDU
Bu arada Türkiye 1990'lı yıllara girilirken, yapılan ihracat hamlesinin rüzgarıyla ve 1988 yılında uzun zamandır ilk defa cari denge fazlası vererek, ilk defa uluslararası rating almış ve ratingimiz de yatırım yapılabilir düzeye oturmuştu. Ancak 1991 seçimleri bir sağ-sol koalisyon hükümeti getirdi ve ilk icraat olarak seçimde vaat edilen erken emeklilik gerçekleşti. Kamu maliyesi açığı büyürken, daha da kötüsü gerçekleşti. 1993 yılında siyaseti bilmeyen ve ekonomide de peş peşe hata yapan bir Başbakan koalisyonun başına geldi. Yaptığı ekonomi politikası hataları o kadar kötü idi ki, 1994 yılında global ortamda hiçbir kötülük yokken, büyük bir kriz yaşadık. Ratingimiz 1994 yılında yatırım yapılabilir düzeyinin altına düştü.
Sonrasında 2001 yılına kadar da ekonomiyi üçlü koalisyonlarla çok kötü yönettik. 2001 yılında bir kere daha dev kriz yaşadık. Yapılabilecek bütün hataları yapmıştık. Sonunda 30 kadar banka battı, kamu borcu/ GSYİH oranı da yüzde 80 düzeyine dayandı.
BÖYLE BİR CENNET YOK!
2001 yılındaki kriz sonrasında banka ve kamu maliyesini düzeltecek ağır önlemler aldık. 2002 yılında tek parti hükümetinin işbaşına gelmesi de ekonomi yönetimini daha kolaylaştırdı. Böylece tam 18 yıl sonra, ratingimiz Fitch tarafından yeniden yatırım yapılabilir seviyesine getirildi. Ama tarih bilmeyen ve bilimsel ekonomi
ilkelerine kıymet vermeyenler, geleceği kalıcı şekilde garanti altına alamazlar, süreklilik sağlayamazlar, sadece bir süre hayal aleminde yaşar ve çökerler. Bir işadamı 20-30 milyar dolar gelir demiş, bir medya 50 milyar gelir diye tahmin yapmış, bir yandaş ise 100 milyar dolar gelir diye uçmuş. Dünyada böyle bir cennet yok. Yanlış yaklaşımlara girenler 'üç vakitte' ratingi kaybedebilir. Bugün ülkemizde siyaset karmakarışık, hem içeride hem de dışarıda riskler var ve ekonomi uzun zamandır yazdığımız gibi oldukça iyi olmasına, rağmen siyaset temelli kavgalar ekonomiyi çarçabuk aşağıya itebilir.
AVANTA DÖVİZ YAĞMURU
Rating değişiminden beklentimiz 'avanta döviz yağmuru değil', miktar etkisinden önce fiyat etkisi yapıp, ülkenin kamu ve özel birimlerinin dış borçlanmasında ödenecek faizin içerdiği risk primini aşağıya itmesi olmalı. Fakat yüksek rating geldi, artık geri gitmez diye düşünmemek de gerekli. Global ortam iyileşinceye kadar, elimize geçen (dev ülkeler sürünür iken) bu fırsatı akıllı şekilde kullanıp doğru kararlara kalıcı şekilde angaje olmamız gerekli ki ratingimizi 1994 gibi bir kere daha kaybetmeyelim!