22 Mayıs 2013 tarihinden beri Avrupa ülkeleri ve global gelişen ülkeler ABD Merkez Bankası FED’in likidite daraltma operasyonuna başlaması ve bunun ABD faizlerini yükseltip, doların değerini artırıp, henüz durgunluktaki Avrupa ekonomisinde ve paraları hızla değer kaybedecek olan gelişen ülkelerde kur, faiz, büyüme ve işsizlik açısından yapacağı tahribatı konuşuyor.
Tabii ki ABD para politikasını kendi sorunlarına göre seçecek ama bir ülke dünya ekonomisinin beşte biri büyüklükte olduğu zaman, sorumluluklar da gündeme gelmek zorunda. Geçtiğimiz günlerde St.Petersburg’da yapılan G-20 toplantısında ve Frankfurt’ta yapılan Avrupa Merkez Bankası toplantısından sonra basına yapılan açıklamalar da bu sorunu aksettirmekte idi. Dünyanın en büyük 20 ekonomisinden oluşan G-20 toplantısı sonrasında geçtiğimiz cuma günü basına verilen bildiride G-20 ülkeleri “henüz likidite geri çekmek için çok erken olduğunu” vurguluyorlardı. Ülkeler şu anda önceliklerinin “büyümeyi kuvvetlendirmek ve istihdam ve iş yaratmak” olduğunu kesin bir dille ifade ediyorlardı ve kimse bütçe açıklarını azaltmaktan ve borç stokunu düşürmekten de bahsetmiyordu.
APPLE VE STARBUCKS'IN KARI
G-20 liderleri ayrıca Apple ve Starbucks gibi dev uluslararası şirketlerin kârlarını ve maliyetlerini ülkeden ülkeye taşıyarak vergi dışı tutma başarılarına izin verilmemesi şeklindeki bir öneriyi de kabul ediyorlardı. Örnek vermek gerekirse Starbucks İngiltere’de 700 kadar şubesiyle 630 milyon dolar satış üretmiş ama tek bir kuruş kurumlar vergisi vermemeyi de başarmıştı.
Diğer taraftan gene geçtiğimiz günlerde Frankfurt’ta yapılan Para Politikası Komitesi Toplantısı sonrasında Avrupa Merkez Bankası Başkanı Draghi de çok kuvvetli açıklamalar yapmıştı.
Draghi “Bankamızın düşük faiz hadleri daha çok uzun süre düşük kalacak!” derken faiz haddi de 0.5 gibi rekor düzeyde sabit kalmaya devam etmişti.
Diğer taraftan Avrupa Merkez Bankası iktisatçıları 2014 yılında enflasyonun yüzde 1.3 civarında kalacağını ve ama yüksek petrol fiyatları ve emtia fiyatlarının enflasyon konusunda rahatlamaya izin vermediğini de ekledi. Böylece bankanın genel hedefi olan yüzde 2 enflasyon düzeyine gelinemeyeceği de eklenmiş oluyordu.
Draghi faiz hadlerinin değişmeyeceğini vurgularken aslında FED tarafından yapılacak likidite daraltma operasyonlarının euro bölgesini etkilemesine izin vermeyeceklerini de söylemiş oluyor.
Tabii Avrupa Merkez Bankası için bir ek risk de var. Alman Anayasa Mahkemesi Avrupa Merkez Bankası’nın tüm Avrupa Birliği kurallarına uıygun hareket edip etmediğini inceliyor ve bir pürüz çıkabilir. Bir yasak gelmese de etkinlik konusunda şüphe doğabilir. Ayrıca Yunanistan da ek yardım veya borç indirimi veya affı talep edebilir. Avrupa Merkez Bankası elinde Yunanistan bonosu tuttuğundan da zarardan kaçmak mecburiyetinde.
Bakalım FED bütün bu protestoları reddedip sadece kendine uygun adımlar mı atacak, yoksa global işbirliği anlayışı içinde davranacak ve yavaş yavaş değişim mi kovalayacak?