Avrupa Merkez Bankası perşembe günü piyasadaki kişi ve kurumlara arzu ettiklerini verdi . Sonuçta euro bölgesi hisse senetleri ve vadeli menkul kıymetlerin değerleri yukarıya fırladı. Euro da hızla değer kaybetti, 1.30 değerinin altına indi.
Euro bölgesi enflasyonu da şu anda yüzde 0,3 . Avrupa Merkez Bankası piyasaları şaşırtarak faizleri genelde 0.1 düşürdü. Haziran ayında söylediklerini de yutmuş oldu. En önemli finansman faizi yüzde 0.05 değerine indiğine göre bundan sonra da pek faiz indirimi olamayacak.
Bu durumda euro bölgesi faizleri bundan sonra aşağıya doğru kıpırdama şansına sahip değil. Bu ne demek? Para politikası bundan sonra bankalara verilecek kredilerden oluşacak. Yani fiyat değil miktar politika aracı olarak kullanılacak. Bankalar bundan sonra kendilerinden daha düşük faizle kredi alabilecek bir kişi veya kurum olamayacağını garanti etmiş bulunuyor.
Draghi sadece kabaca ve detay anlatmayarak, bir ay kadar zaman içinde varlığa dayalı menkul kıymetler bonoları satın alarak likiditeyi artıracağım dedi. Avrupa Merkez Bankası bilançosunu 2012 yılında 2 trilyon dolar düzeyde devir almıştı, sonra da bilanço 3 trilyon doları oldukça aşmıştı. Şimdi ise gene 2 trilyon dolar civarına inmişti. Yeni menkul kıymet satın alma politikası likiditeyi yeniden artıracak. Ümit edilen de bu artışı takiben kredilerin de yeniden artmaya başlaması ve bunun da reel büyüme getirmesi. Ancak adı geçen türden menkul kıymetlerin Avrupa’da ABD’deki kadar yüksek dozda mevcut olmaması, sürecin gene de yavaş yürümesine neden olacak. Hatırlanırsa Avrupa Merkez Bankası’nın 2011-2012 sürecinde yaptığı bono alışları hedefine pek ulaşamamıştı.
Bu durumda bilançonun büyümesinin en önemli etkisi, euronun değerinin düşmesi olacak. Bu da ihracat üzerinden büyümeyi destekleyecek. Diğer taraftan Draghi neden kamu borç senetlerini satın almak sözünü hiç gündeme getirmiyor? Çünkü başta Almanya olmak üzere buyük ülkeler gariban ülkelerin kamu bonolarının satın alınmasını istemiyorlar, kucaklarında patlamasından korkuyorlar. Ama Draghi kamu borç senetlerini almam da demedi. Bu konu bir opsiyon olarak ortada duruyor, ama uygulamaya geçmesi de çok zor.
İlan edilen yeni para politikası yaklaşımının bizim için ve diğer kırılgan oldukları düşünülen ülkelerin açısından olumlu bir etkisi de olabilir.
Hatırlanırsa ülkemizin ve diğer kırılgan olduğu düşünülen ülkelerin önümüzdeki dönemdeki en büyük korkusu ne? ABD’nin politika değiştirmesi ve ABD faizlerin yükselmesi. Ancak Avrupa’da uzun süre düşük kalacak olan faizlerin ABD politika değişiminin etkilerini dengelemesi mümkün. 10 yıllık ABD Hazine Bonosu faizi yüzde 2.45, Avrupa’da Almanya’nın 10 yıllık Hazine bonosu faizi yüzde 0.97. Yani arada 1.48 miktarında fark var.
Son 20 yılda bundan iki ülke uzun vade faizi arasındaki fark sadece 1999 yılında kısa bir süre için bu miktara çıkmış, bunun dışında hiç gerçekleşmemişti.
Bu ne demek? Pek ABD’ye gidecek yatırımcı olmayacak demek ve faiz çok daha aşırı farklılaşmayacak demek. Bu durumda da ABD faizleri üzerinde aşağıda kalma yönünde bir etki oluşacak. ABD Hazine faizlerindeki talep artışı büyük çapta faizi biraz aşağıya düşürecek etki yapabilecek. Bu da bizim FED politika değişikliğinden korkmamız gereğini düşürmek demek!
Bakalım neler olacak?