Mart ayına ilişkin dış ticaret verileri açıklandı. Geçen yılın aynı ayına göre mart ayında ithalat yüzde 44 oranında artarken ihracat artışı yüzde 20'de kalmış. 2011'in ilk üç ayını ele aldığımızda, yıllık bazlı artış oranları da kabaca aynı seviyelerde gerçekleşmiş.
Geçen yılın ilk çeyreğinde toplam ithalat 38.5 milyar dolar olmuştu. Bu yıl bu toplam 56 milyar dolara yükselmiş. Toplam ihracat geçen yılın ilk çeyreğinde 26 milyar dolardan bu yılın ilk çeyreğinde 31.5 milyar dolara yükselmiş. Sonuç olarak da geçen yılın ilk çeyreğinde 12.5 milyar dolar olan dış ticaret açığı iki kat artarak 25 milyar dolara zıplamış.
Aşağıdaki grafik TÜİK tarafından mevsimselliğe göre düzeltilmiş aylık ithalat ve ihracat rakamlarından oluşturuldu.
Grafikte ihracat ve ithalatın artış temposu arasındaki fark belirgin olarak görülebiliyor. Küresel kriz döneminde hem ithalatta hem ihracatta ani bir düşüş var. Ancak ithalattaki düşüşün daha keskin ve daha büyük bir toplama ulaştığı da görülebiliyor. Kriz sonrasında ise hem ihracat hem ithalat artış trendine geçerken, ihracattaki artış daha yavaş ve kriz önceki temposunun altında. İthalatta ise hem daha hızlı, hem de kriz önceki artış temposunun üzerinde bir trend söz konusu. Mevsimsel düzeltilmiş aylık ithalat oranı Mart ayı itibarıyla kriz öncesi zirvesini aşmış durumda. İhracatta ise dengeli bir artış trendine rağmen Mart ayı itibarıyla henüz kriz öncesi zirve yakalanmış değil.
Mevsimsel düzeltilmiş verilerin trendine baktığımızda aylık dış ticaret açığının 10 milyar dolara yaklaştığını görüyoruz. Aynı trendin korunması yıllık dış ticaret açığını 100 milyar doların üzerine çıkaracak. Mart sonu itibarıyla on iki aylık birikimli açık 84 milyar dolara ulaşmış durumda. Zaten son dönemde cari açığın da yıllık bazda 70 milyar doları geçebileceği dile getirilmeye başlandı.
Bütün bu gelişmeleri değerlendirirken iki önemli noktaya değinmemiz gerek. Birincisi, son dönemde kapasite kullanım oranlarında görünen yumuşama ve sanayi üretiminde temponun biraz yavaşlayacağı beklentisi ile ithalat ve dış açık rakamlarının da yılın ikinci çeyreğinden itibaren daha yavaş tempoda artmasını bekliyoruz. Bu yavaşlama seçim sonrasına da kalabilir.
İkinci önemli nokta ise, Merkez Bankası'nın uygulamaya koyduğu para politikasının tam da dış ticaret açığı ve cari açığın risk oluşturmasını engellemeye yönelik olduğunu artık anlamamız gerek. Merkez Bankası gecelik faizi indirip, kanuni karşılık oranlarını yükselterek sıcak para girişini engellemeye çalışıyor. Burada hedef de kredi artışı, iç talep artışı ve bunun sonucunda artan dış denge açığını önlemek. Çünkü dış ticaret açığının artışındaki temel etken ihracat için ithalat artışı veya kur politikası değil, içerideki gelir, kredi ve iç talep artışına dayanan ithalattaki hızlı artış.