Avrupa sorunlarına kararlı yaklaşımlar sergileyemiyor. Bu da sorunlu ülkelerin sorunlarının büyümesine yol açacak.
Portekiz Başbakanı Jose Socrates 23 Mart'ta istifa etti. Parlamento son iki yılda kendisine getirilen dördüncü kemer sıkma projesini reddetti. Böylece Portekiz'in bir 'kurtarma operasyonuna girmesi' nerede ise kesinleşmiş oldu.
Başbakan Socrates ve Maliye Bakanı Fernando Teixeira 2009 yılında yüzde 9.3 ve 2010 yılında söz verilenden biraz daha yüksek, yüzde 7-8 civarında olan bütçe açığını yüzde 4.6 düzeyine indirmek için bir kemer sıkma programını gündeme getirmişlerdi. Bu bağlamda sosyal güvenlik harcamalarının ve işsizlik ödemelerinin azaltılması ve kamu ulaşım hizmetlerinin fiyatlarının arttırılması gibi hizmetler vardı.
Portekiz tek sorunlu ülke değildi. Yunanistan da, IMF ve Avrupa Birliğine söz verdiği şekilde vergi toplamayı arttıramıyordu. Yunan hükümetinin bu yıl yüzde 8.5 arttıracağını söz verdiği vergi hasılatı yılın ilk iki ayında bir evvelki yıla göre yüzde 9.2 civarında azalmıştı.
Portekiz'in seçime gideceği, bunun aylar alacağı ve kurtarma operasyonu gerektireceği yorumu ve Yunanistan'ın sorunları ortalığa yayılırken de gözler İspanya'ya çevrilmişti. 1.1 trilyon euro büyüklüğündeki İspanya ekonomisinin kurtarma operasyonu Avrupa için bile çok büyük bir rakam olabilirdi. İspanya İrlanda, Yunanistan ve Portekiz ekonomilerinin toplamının iki misli büyüklükte idi ve Moody's perşembe günü 30 kadar küçük İspanyol bankasının ratingini düşürmüştü. Piyasalar İspanya Başbakanı J.L.R.Zapetero'nun bütçe açıklarını sınırlamak ve bankalara sermaye konmasını sağlamak açısından gayretlerini ciddi buluyor ve finansman sorunu çıkarmıyordu. En kötümser senaryolarda bile İspanyol bankaları maksimum 100 milyar euro sermaye bulmak zorunda kalabilirlerdi. Tümünü devlet finanse etse bile İspanyol kamu borçluluk oranı yüzde 60'tan 70'e çıkabilirdi.
Perşembe günü Brüksel'de toplanan AB liderleri bu tür karanlık bir tabloya bakıyorlardı. EFSF kısa adı ile anılan ve 250 milyar eurodan oluşan Finansal Stabilite Fonu Haziran 2010 tarihinde 17 Euro Bölge üyesi ülke tarafından garanti edilmişti. Çıkan tek önemli karar bu fonun 440 milyar euroya çıkartılacağı idi. Ancak detay üzerinde çalışılması gerekiyordu.
Diğer taraftan da 2013 yılında EFSF fonunun yerine konulacak olan kalıcı kurtarma fonunun (Avrupa Stabilite Mekanizması deniyor) 500 milyar euro kredi verme kapasitesi olacağı, 80 milyar euro nakit (beş yılda toplanacak) ve 620 milyar euro garanti ve çağırılabilir sermaye garantisi içereceği üzerinde anlaşılmıştı. Euro Bölgesi üyeleri beş yıl her yıl boyunca toplam 16 milyar euro nakit ve garantiler sağlayacaklar ve bu işlem 2013 yılından başlayacaktı. Büyük bir ülke kurtarma operasyonuna gereksinme duyulacaksa ve Avrupa Stabilite Mekanizmasında yeterince fon yoksa da, ülkeler fona ödemelerini hızlandıracaklardı. Ama fon, ülkelerin kamu borç senetlerini, üye ülke kemer sıkma işlemlerini söz verdiği şekilde sağladığı takdirde birincil piyasadan satın alabilecekti.
Piyasalar ne tepki verecek ?
ANCAK Yunanistan ve İrlanda yeni fona 31 milyar euro katkı yapmayı vaat ediyorlar. Portekiz 18, İspanya ise 83 milyar katkı yapacak. Belçika'nın 24 milyar euro katkı yapması bekleniyor. Bu ülkeler çok sorunlou ülkeler ve fona katkıları zor yaparlar. Kendisi de sorunlu İtalya ise 125 milyar euero katkı yapacak. Şu anda gözüken AB ülkelerinin geçen yıl sağlanandan daha fazla bir fon yaratmadıkları. Avrupa'nın direksiyonundaki Merkel ve Sarkozy ise bu hafta sonu mahalli seçimlerde yenilgiler aldılar. Daha çok kendi seçim sorunları ile uğraşmaktalar. Piyasaların bu durumda ne reaksiyon verecekleri ise henüz bilinmiyor!