Donald Trump ‘agresif’ dış ticaret politikasını ABD’nin genel ekonomi stratejisinin merkezine oturttu. Bugüne kadar hiçbir ABD Başkanı veya ekonomisti şimdiki kadar çok global anlaşmazlık kullanmaya kalkmamıştı.
İktisatçıların çoğu dış ticaret politikasının, Trump’ın sandığı kadar istihdam ve de GSYİH üzerinde etki sağlayamayacağını vurguluyor ve de ticareti serbestleştirmenin çok daha fazla pozitif etki yapacağını gündeme getiriyor. Amerikan dış politikasının temel hedefi dünyanın her tarafında piyasaları ticarete açmak olmalıydı. ABD’nin şu andaki yaklaşımı aslında tamamen etkisiz bir yaklaşım.
ABD’nin temel objektifi, global dış ticareti daraltmak olmamalı, hatta bazı seçilmiş ülkelerle ticareti azaltmak da olmamalıydı. Dış ticaretin temel stratejisi, demir, çelik ve otomotif sektörü gibi sektörlerde istihdamı korumak mı olmalı? Hatta beceriksiz olmalarına rağmen ABD şirketlerinin yabancı ülkelerde faaliyet yapmalarına olanak sağlamak mı? Yoksa ABD otomotiv endüstrisi, başarılı olamamalarına rağmen Kore’de üretim faaliyetini artırmalı mı? Aslında ABD’nin temel hedeflerinin ne olduğunu anlamak da pek mümkün değil.
Yukarıdaki satırların yazarı daha önce ABD Hazine Bakanlığı yapmış, şimdi de Harvard Üniversitesi’nde profesör olan bir iktisatçı. Adı Lawrence Summers. O da Trump’ın hedefinin ne olduğunu anlayamıyor. ABD, Çin’in cari dengesi G.S. Milli Hasıla’nın yüzde 10 kadarıyken, pek müdahale etmiyordu ama şimdi yüzde 1.5 artış düzeyine inmişken, Çin ticaretine karşı çıkmakta.
Dış ticarette ikinci öncelik ise şu: Bir ülke dostlarını bir araya getirmeli ve de size karşı olanları ise ayırmalı. ABD bunun tam tersini yapmakta, Asya’da dostlarla itişmekte. ABD, Trans Pasifik Ortaklığı’nda tüm G7 ortaklarını vergi tarifeleri yükleyerek global ticaret kuralının dışına çıkarıyor. Hatta ABD bütün dünyayı karşısına dikmek için, Çin’i kullanıyor. ABD’nin Meksika karşısındaki yaklaşımları da, Meksika’da bir solcu ülke yöneticisinin başkan seçilmesine neden oluyor.
Yakında tüm ülkeler ABD’ye karşı Çin’i yanlarına alabilir.
Özetle ve kısaca söylenebilir ki Trump’ın politikaları, ABD halkının daha yüksek fiyatlara muhatap olmasını gündeme getiriyor. Bu da ABD’nin rekabet gücünü azaltır. Yaklaşımlar klasik kurallara uygun olan duruma gelene kadar, yani Trump’ın ABD politikaları değişene kadar, global dış ticaret sorun ve kavga konusu olacak.