Mayıs ayında Fransa'da seçim var. Fransa'ya göç etmiş bir Macar aristokratın oğlu olan ve 2007 yılında Fransa'nın Başkanı olarak işbaşına gelen ihtiraslı bir kişi Nicolas Sarkozy, ülkemizde sempatiyle bakılan bir kişi değildir. Peki Sarkozy kendi ülkesinin normlarına göre başarılı bir kimse mi ?
Sarkozy, Jacque Chirac'ın 12 yıllık ve ülkeye pek yön veremeyen yönetiminden sonra sosyalist aday Segolene Royal'i yenerek işbaşına gelmiş ve büyük reformlar vaat etmişti. 5 yıl geçti ve Sarkozy'nin gündeme getirdiği reformların çok azını gerçekleştirilebildi.
2007 yılında seçildikten sonra 2008 yılında tüm Avrupa liderleri gibi global ekonomik ve finansal krizle boğuşmak zorunda kaldı. Son iki yılda ise krizi çıkartan ABD resesyondan kurtulup toparlanmaya başlamışken Avrupa geneli sürünmeye başladı. Ama mesela Almanya global kriz ortamında Fransa kadar ekonomik zayıflama yaşamadı ve Fransızlar açısından daha da önemli olan bir şey gerçekleşti. Fransa Avrupa'da lider ülke olma özelliğini kaybedip, Almanya'nın dümen suyuna girdi. Reform vaadiyle gelen Sarkozy döneminde Fransa, krizin altında kaldı ve önemli boyutta ekonomik irtifa kaybetti.
Sarkozy işsizliği yüzde 5 düzeyine indirme vaadiyle göreve başlamıştı. Bugün işsizlik yüzde 10 civarında. Fransa'da genç nüfus işsziliği ise Türkiye'den daha da yüksek bir oran.
Fransa'da dış ticaret açığı 2011 yılında 70 milyar euro düzeyine, yani geçmiş değerlerinin iki misli düzeye geldi ve Fransa rekabet gücü kaybetmiş bulunuyor. Almanya ise Avrupa'da krizde rekabet gücü artan tek ülke haline geldi.
Fransa'da kamu borcunun GSYİH oranı ise iyice büyüdü ve rekor düzeye yani yüzde 90 oranına ulaştı. Türkiye'nin 2001 yerel kriz yılındaki kamu borcu/GSYİH oranından (ve bugünkü oranından) çok daha fazla bir düzey bu.
Fransa, De Gaulle zamanından bu yana, dış ticaret fazlası, düşen işsizlik oranı ve en üst düzeyde ülke ratingiyle ortada duran Almanya'ya karşı Avrupa ve dünya genelinde en birinci olmak, yani lider Avrupa ülkesi konumunu sağlamaya çalışmıştı. Bugün artık Fransa'nın böyle bir iddiası olamaz. Tartışmasız şekilde bugün artık Avrupa'da ekonomik ve siyasi lider Almanya. Ve daha da kötüsü Fransa İspanya ve İtalya gibi diğer büyük Avrupa ekonomilerinin içinde bulunduğu ekonomik sorunlara doğru 'yelken açmış' durumda.
Tabiii Sarkozy Başkan'ın taraftarları, bazı önemli ekonomik değişiklik önerileri getirdiğini gündemde tutuyorlar. Büyüme ve istihdamı artırmak için vergileri düşürmek, sosyalistler tarafından getirilmiş bulunan 35 saatlik çalışma kuralını elinden geldiği kadar değiştirmeye çalışmak gibi. Fakat bugün gelinen noktada bu iki girişim de hata olarak görülebiliyor. Bu iki adımın krizin maliyetini artırdığı ve resesyonu güçlendirdiği Fransa'da açık seçik konuşuluyor. Çünkü Sarkozy krizde kamu borcunun vergi indirimleriyle artmasının ekonominin gidşatını ve daralmayı önleyeceği kanısından hareket etmişti. Ama tam tersi oldu.
Sonuçta Sarkozy kendi ülkesinde enrjik bir reformcu görüntüsünü kaybetti ve 'sürekli yangından yangına koşan bir itfaiyeci' haline geldi eleştirisi yaygın bir şekilde yapılmakta.
Genel değerlendirmelere göre Sarkozy'nin yapabildiği en önemli reform Fransa'da emeklilik yaşını 60 yaştan 62 yaşına çıkarmak oldu. Bu yapılmasa idi sosyal güvenlik sistemi açığı 2020 yılında 40 milyar euro düzeyine çıkacaktı (Türkiye'nin yıllık SGK açığı da 1991 yılında seçiminde emeklilik yaşı kriterinin kaldırılması ve erken emeklilik ile yıllık GSYİH oranı olarak yüzde 4-5 aralığına ve kabaca yıllık 35 milyar dolara gelmiş durumda).
Lehine değerlendirilen bir durum da, Libya ve Kaddafi olayında, Merkel Almanya'sı hiçbir şey yapmadan kenarda duruken, Sarkozy'nin İngiltere'nin lideri Cameron ile işbirliği yaparak , Libyada NATO müdahalesinin lideri olması.
Ama Fransa'nın, eğer Avrupa bir 'şirket' olarak görülürse, en büyük hissedarının Almanya olduğunu artık kabul etmesi gerekiyor. Fransa'nın borcu ve kamu harcaması Almanya'dan yüksek, ihracatı daha düşük, bankalarının sermaye yapısı daha bozuk ve borç alma faizi ve işsizlik oranı daha yüksek ve ratingi de Almanya'dan daha düşük.
Almanya bir tek askeri ve stratejik güç açısından Fransa'nın gerisinde.
Bakalım seçimi geleneksel olarak birleşemeyen sosyalistler mi yoksa vaat üstüne vaat yağdıran Sarkozy mi kazanacak?