'İtalya ve İspanya batacak' demesek de dikkatli olmalıyız. Yapılması gereken Durmuş Yılmaz'ın dediği gibi 'durumu korumaktır'...
Eğer dünyayı takip ediyorsanız aşağıdaki listedeki konuları kolayca yorumlayabilirsiniz. Birincisi, ABD'nin ratinginin düşeceği S&P's tarafından aylar önce belirtilmişti. Politikacılar son günün son dakikasına kadar at pazarlığını sürdürdüler ve piyasaları gerilim içine attılar. 2011 borç limiti krizi bir Lehman olayı değildi mesela. 2008 krizinde batan özel sektördü ve saçmalayan özel taraftı (regulatörler de görevlerini yapmamıştı), bu sefer ise batan devlet ve saçmalayan da siyasilerdi. Sonunda dün ABD Merkez Bankası FED küçük bir karar aldı, faizleri 2013 yılına kadar değiştirmemeyi ve birkaç yıl daha 0.00-0.25 bandında tutmaya karar verdiğini açıkladı. Dış alemde piyasalar rahatladı ve iki günlük trend tersine döndü. Biz nedense onlardan kopya çektiğimiz için, Türkiye'de de, piyasalardaki trend, derhal tersine döndü. Piyasalar daha çok gider gelir. Ama bizde kriz yok.
İkincisi, Türkiye Bakan Şimşek'in dediği gibir okyanusta bir ada değil. ABD kısa dönemde sorun değil. Uzun vadede sorun olabilir. Dolar değer kaybedebilir! 100 milyarlık rezervimizin kırk milyar doları dolar cinsi ABD Hazine kağıdı olarak duruyor. Bundan sonra da dolar uzun vadede büyük olasılıkla düşme trendinde olacak.
Bizim için esas sorun AB ve Avrupa'da olan gelişmeler. Avrupa'nın üçüncü büyük ekonomisi İtalya ve dördüncü büyük ekonomisi İspanya sorun yaşarsa bu doğrudan doğruya bizim sorunumuz demektir. İtalya, İspanya batar demiyoruz, dikkat etmeleri gerekir diyoruz. Biz de dikkat etmeliyiz. Merkez Bankası bunu uzun zamandır söylüyor, ama biz dinlemiyoruz. Bugün al seneye öde diyen ithalatçı otomotivci, sürekli lüks konut satmaya çalışan ve ithal malı malzeme kullanan inşaatçı, kredi freninin etki etmesine mani olan bankacılar ülkenin olmayan kriz söylemine girmesine önayak olduklarının farkında değiller. Buna medyadaki felaket çığırtkanlıkları , ihracatçıların kur beyanatları, hükümet mensupları ve muhalefetin gereksiz kriz edebiyatı da eklenirse beklentiler birkaç günde bozuluyor. Mesela 'Bugün borsada dört milyar dolar eridi' şeklindeki bir haber saçmadır. Borsada bir satıcı ve bir de alıcı vardır. Birisi ziyan öbürünün kar eder değil mi? Eriyen ne bu durumda? Hiç! Borsa ya uzun vadeli hisse senedi tutan kişilerin yeridir ve bunlar da genelde diğer menkul kıymetlerin iki mislinden fazla getiri sağlar, ya da 'dakikada al, saatler geçince sat' tipi spekülatörlerin kumar oynadığı yerdir. Spekülatör kazanır da kaybeder de.
Ünlü iktisatçı Maynard Keynes, uzun yıllar Hoca olduğu Üniversitenin Vakfının parasını, kendi parasını ve arkadaşlarının parasını, borsa, döviz ve altın spekülasyonunda işletmiş, ve biyografisinde yazıldığı gibi toplam beş defa da iflas etmiştir. Spekülatör bir gün batar bir gün çıkar. Sağlamcı ise çok kar etmez, risk almaz ama durumunu korur! Bugün yapılması gereken de Durmuş Yılmaz'ın geçen yıl kasım ayında belirttiği gibi durumu korumaktır. Zaman borç alma, kredi kullanma , spekülasyon yapma zamanı değildir. 1.70 TL dolar başına fiyatından döviz alanlar yıllarca ziyan ettiler.Bunu unutmayın!
'3 günde ne değişti' demek analiz zafiyetidir
BİR Keynes sözü ile bitirelim. O derdi ki, 'Şartlar değişir ise, ben pozisyonumu değiştiririm, ya siz ne yaparsınız?' Dokuz ay evvel ülkemizde AB riski ile hızlı büyümemiz bir aradaydı. Bu nedenle fren yapıldı! Şimdi yapılan fren tutmaya, ve üretim ve kredi yavaşlamaya başladı, ama AB riski çok büyük oranda da arttı, bu durumda Merkez Bankası politika değişikliğine geçip, faiz küçültüp, döviz satıp, yön değiştirerek ortalığı toparlamaya çalışırken, '3 gün önce öyle idi, 3 gün sonra neden böyle?' demek bence bir analiz zafiyetidir ve aşırı ezbercilikten kaynaklanıyor.