Sonunda İspanya da cankurtarana bindirildi ve şimdilik 100 milyar euroya kadar gidebilecek bir kurtarma operasyonuna razı oldu.
İspanya kamu borcu ve bütçe açıklarının büyüklüğü nedeniyle sorun yaşamıyordu. Yunanistan'a ise hiç benzemiyordu.
İspanya'da sorun konut sektörü ve kredi balonu idi ve bu nedenle de bankaların batması idi. Bu açıdan sorunları İrlanda ve ABD'deki gibi konut ve bankacılık sektörü sorunları olmuştu. İspanya'da konut kredisinin büyük kısmını veren ve Caja denen tasarruf kurumları konut balonunun patlaması nedeniyle devrilirken kamunun banka sermaye sorunlarını kısmen finanse etmesi ve bankaları devir alması gündeme gelmişti. Kaldı ki İspanya iki yıldır kemer sıkmakta idi ve 2012 bütçe açığı yüzde 5.3 düzeyinde olacak, 2013 yılında da yüzde 3 bütçe açığı limitine uyacak durumda. Bu nedenle sonunda İspanya 100 milyar euroluk yardım paketine razı oldu ve ek kemer sıkma şartları da uygulanmayacak. Zaten işsizliğin yüzde 25 ve genç nüfus işsizliğinin de yüzde 55 düzeyine tırmandığı ve yüzde 2 daralma beklenen bir ülkede sıkılacak kemer de pek kalmamıştı.
Türkiye vatandaşları buradan bir ders çıkarmak zorunda. Biz 2001 krizini erkenden, global dengeler bozulmadan yaşadığımız için, ne kadar dua etsek azdır. 2001 sonrasında da Derviş döneminde ve sonra da tek parti döneminde, bankaları ve kamu borç ve bütçe sorunlarının erkenden tamir etmekle ekonomik ve finansal sorunlara ne kadar doğru yaklaştığımızı vatandaşların görmesi gerek. IMF'den alınan kredilerin de bu başarımıza ne kadar çok katkı yaptığı da anlaşılmak zorunda. Kamu maliyesinde ve borçta hızlı düzelme sağlamamız ve vatandaşların da yüksek KDV ve ÖTV gibi vergileri gık demeden ödeyip alınan tedbirleri desteklemesinin sağladıkları da iyi anlaşılmalı. 2009 yılında dış talep çöküşü sonrası, 2010 ve 2011 yıllarında iç talep kökenli çok hızlı büyüme noktasında cari denge açığı ve kredi balonu oluşunca da, 2010 sonunda fren çekmemiz, kredileri kısmaya uğraşmamız, para politikasında ise son derece sıkı bir yaklaşımla global krizin etkilerini sınırlamak ve bunu sağlamak için de cari dengeye büyümeyi yavaşlatarak ve kredi balonunun söndürerek küçültme operasyonuyla yaklaşmamızın da, ne kadar isabetli olduğu anlaşılmalı.
Dün ilan edilen cari denge nisan ayı sayıları cari dengenin ayda ortalama 1.5-2.0 milyar dolar arasında daraldığını gösteriyor. Bu dört aylık mini trend 12 ay devam ederse, ayda 1.5 milyar dolar daralma toplam 18 milyar dolar cari denge küçültür. Eğer ortalama aylık daralma 2 milyar dolar olsa idi bu da 12 ayda 24 milyar dolar daralma demektir. 2011 yılı sonunda cari denge açığımızın 77 milyar dolar ve GSYİH oranı olarak yüzde 10 kadar olduğu düşünülürse ve GSYİH da 2012 için 800 milyar dolar şeklinde yuvarlak hesaplanırsa, ortalama 20 milyar doları aşan bir cari denge daralması cari denge GSMH oranını kabaca yüzde 10 değerinden yüzde altı değerine, yani yönetilebilir bir düzeye iter.
Bir de büyümenin düşmesi ve Avrupa sorunları düşünceye dahil edilirse cari denge açığının yönetilebilir bir düzeye, yüzde 6-7 oranına ineceği kabulü yapılabilir.
Önümüzdeki iki gün cari denge açığı konusuna daha da yakından bakacağız.