1
Bu metaforu ilk kez yaklaşık yirmi yıl önce 54. (Erbakan) Hükümeti’nin kuruluşuna müteakip yapılan bir ‘çekiç güç’ oylamasından sonra kullanmıştım.
Hikaye malum: Bir çingene grubu kışı sıcak Akdeniz sahillerinde geçirmek üzere yoldadır. Torosları geçerken bunların önünü eşkıyalar keser ve neleri var yok her şeylerini alırlar.
Bunun üzerine çingeneler hep bir ağızdan ağıt yakarlar; “… yandık, mahvolduk, kışı nasıl geçireceğiz vs.” diye.
Anlatıldığına göre olay Kurtuluş Savaşı sıraları gerçekleşir. Eşkıyalar bir anlamda zoraki eşkıyalardır. Çingenelerin feryat figanı karşısında insafa gelirler ve aldıklarının bir kısmını geri iade ederler.
Bu kez aynı çingeneler; onlara canı gönülden dua eder verdikleri için.
Oysa, aldıkları biraz önce kendilerinin olandan başkası değildir.
2
Dolarda yukarı doğru hareket durdu. 6 TL civarında sabitlenmiş gibi.
Ortalıkta bir sessizlik var sanki.
Doların hızını durdurmuş olmaktan sevinçliyiz, eyvallah…
Ama bu burada kalmamalı.
Aksi takdirde bu durum ‘çingene sevinci’ne benzer.
Duyuyorum; kimilerine göre TL zaten değerliydi, bir miktar değer kaybetmesi gerekliydi vs. gibi.
O ekonomik bir argüman…
Biz baştan beri dolardaki son yukarı tırmanışın ekonomik gerekçeler nedeniyle değil, siyasi saldırılar sonucu gerçekleştiğini savunmadık mı?
Öyleyse şimdi, bu süreçte, ortaya ekonomik gerekçeler/gerçeklikler sürmenin bir alemi yok.
Dolar; önce 4 TL’nin altına bir insin;
Gerisini ondan sonra konuşuruz.