İki dilli hayat' tartışmasıyla yükselen siyasi tansiyon, dün BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin'i ziyaretiyle, biraz yatışmış görünüyor...
Demirtaş'ın 'TBMM'de Kürtçe konuşma talebimiz yok' ifadesi, gerilimi -şimdilik- yumuşatsa da konunun, seçim atmosferini belirleyecek unsurlardan biri olacağı anlaşılıyor.
Önce Demirtaş ile konuştum. Şahin ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada söylemediği bir ayrıntıyı aktardı. BDP Genel Başkanı, TBMM Başkanı Şahin'e 'Bizim bölünme gibi bir niyetimiz yok. Bölme niyetimiz olsa Parlamento'da ne işimiz var. Şu anda burada olmamız bu görüşmeyi yapıyor olmamız bile, bizi buraya gönderen iradenin bölünme arzusu olmadığı şeklinde anlaşılmalıdır' demiş.
Demirtaş, BDP'li belediyelerin hizmetlerinde iki dili bir arada kullanmasını savunurken, 'Didim'de çok sayıda yabancı yaşadığı için belediye, İngilizce-Türkçe fatura basıyor. Bizim belediyelerimiz de Kürtçe fatura basarsa hukuka aykırı olmaz' örneğini vermişti.
SİYASET ÇÖZSÜN DENMİYOR MUYDU
'Siz o faturaları gördünüz mü?' dedim. Görmediğini ancak, konunun sadece bu örnekle de sınırlanamayacağını söyleyip 'Mesela, Van'da Ahtamar'ı gösteren tabelalarda da iki dil vardır. Şimdi bu tabelayı ya Karayolları ya da belediye koymuştur. Bir uygulama yasada açıkça yasaklanmıyorsa, hukuka aykırılığı ileri sürülemez' dedi.
'Diyarbakır'da pazarda sadece 'patlıcan' etiketi konulduğunda, patlıcanın kastedildiği anlaşılmıyor mu?' soruma ise şu karşılığı verdi Demirtaş:
'Bakın, bu bir ihtiyaçtır. Kürt halkının rahatlamaya ihtiyacı var. Dil de ancak ona sahip çıkarak yaşatılabilir. Hani korkuları aşacaktık? Bu iş ilk tartışılmaya başlandığında, 'siyaset çözsün' denmiyor muydu? Kürt sorunu temmuzun 10'unda bitecektir diye bir tarih mi var? Yapmaya çalıştığımız, hayatın içinden pratik çözümlerle bu rahatlamayı sağlamaktır.'
MEĞERSE TDK DİDİM'İ UYARMIŞ
Sonra da Didim Belediye Başkanvekili Ercan Atasoy ile görüştüm. Su faturalarını Türkçe-İngilizce basıp basmadıklarını sordum.
'Biz' dedi Atasoy, 'Bu uygulamayı 2005 Haziran ayından, 2006 Temmuz'a kadar yapmışız. Ama fatura değil, ödeme emri çıkarmışız. Sonra da iptal etmişiz'
Nedenini sorduğumda ise şu cevabı verdi:
'Türk Dil Kurumu bizi bu uygulamanın yanlış olduğu yönünde uyardı. Türkçe'yi korumamız gerektiğini bildirdi. Biz de uygulamayı iptal ettiğimiz gibi başka bir şey daha yaptık. Didim'de yaşayan İngilizler için Türkçe kursları açtık. Şimdi hepsi sizin benim gibi Türkçe konuşuyor.'
Atasoy, İngilizlere Türkçe öğrettikleri için TDK'nın kendilerine teşekkür beratı ve Türkçe sözlüklerden oluşan armağan seti gönderdiklerini de ekledi.
'BDP'nin iki dilli hizmet konusunda Didim'i örnek göstermesini nasıl değerlendirdiğini' merak ediyordum. Şunları söyledi:
'O örnek bize uymaz. Şimdi biz zaten dört yıl önce iptal etmişiz bu bir; ikincisi bastığımız fatura değil, ödeme emri. Üçüncüsü bizim projemiz farklıydı. Kaynaşalım, rahatlayalım diye yapmıştık. Yani şimdi biz hepimiz Türkiye'de yaşamıyor muyuz?'
Atasoy 'TDK uyardı' deyince hatırladım. 'İki dilli hayat'ın tartışıldığı pazartesi günü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TDK Başkanı Prof. Şükrü Haluk Akalın'ı kabul etmişti. Ancak bu konunun gündeme gelip gelmediğini sorduğum Köşk kaynakları net bir dille 'hayır' yanıtını verdi.