Kılıçdaroğlu'nun Zonguldak mitinginde yarım bıraktığı o cümle, hakikaten spekülasyona açıktı: 'Benim adımı yolsuzlukla anarsan...'
Miting haberciliği meşakkatlidir. CHP muhabirleri, o itiş kakış, ses kirliliği ortasında, otobüste teyp deşifresi yaptı; havada kalmış bir 'a' harfi üzerinden tahminler yürütüldü. Gazetecilik refleksi bakımından, şüphesiz doğru. Siyasette tansiyon yüksek; üsluplar sertleşiyor. Güzel Türkçe'miz ise deyim ve atasözleri bakımından eşsiz bir hazine...!
Tartışma; akşam Zonguldak denizini kuşbakışı gören Emirgan Oteli'ndeki yemekte de sürünce, Kılıçdaroğlu A.A'ya açıklama yapma ihtiyacı duydu. 'Ayağını denk al' demek istediğini söyledi. Konu, havaalanına gitmek için bindiğimiz van tipi araçta yeniden açıldı. Ama önce mola almalıydık. Zira Kılıçdaroğlu o esnada Emrehan Halıcı'nın büyük bir keyifle sorduğu 'geçit vermeyen duvar' bilmecesinin cevabını düşünüyordu. Fikret Bila, Utku Çakırözer ve ben 'yarım kalan cümleyi' sorduk. Kemal Bey hiç bozmadığı sükunetiyle, 'Ayağını denk alsın diyecektim. Ama o anda tam uymadı. Devamını getiremedim' diyerek izah etti: 'Düzelttim. Çünkü düzeltmeseydim, bu sefer yandaş basın belki onu küfür gibi yansıtacaktı. Niye küfretmek isteyeyim ki.'
'MASAL ANLATAN LİDER'
Dönüş için uçağa bindiğimizde, Ankara'da Cumhurbaşkanı ÖSYM hakkında açıklama yapmış, Ali Demir, YÖK Başkanı'nı ziyaret etmişti. 'Nihayet' dedi Kılıçdaroğlu, 'Sayın Cumhurbaşkanı da gerçeği gördü' deyip ekledi: 'Bakın, Cumhurbaşkanı'nı yanıltmak, hem çok ayıptır. Hem de suçtur.' Siyasi polemikler bir yana, bu vurgu devlet gelenekleri açısından önemli.
Evet ÖSYM Başkanı, hayli rahat. Peki niye hala görevden alınmıyor? Arka planı farklı olabilir. Yasal açıdan bakıldığında, Demir'in görevden alınması, atanma usulüne tabi. Yani üçlü kararnameyle. Ancak burada ince bir ayrıntı var: Demir'in alınması, YÖK Genel Kurulu'nun toplanıp, siyasi iradeye 'resmen' teklifte bulunması şartına bağlı. YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan'a bu ihtimali soracaktım. Fransa'ymış.
Sohbette, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın CHP'ye karşı 'enerji darboğazı, tek parti dönemi uygulamaları' eleştirilerine ne düşündüğü de soruldu. Güldü Kılıçdaroğlu: 'Bizle ilgili bir şey bulamıyor. Bulamayınca da geçmişe; 30'lu, 40'lı yıllara gidiyor. Ben de bu duruma 'son masal anlatan lider' diyorum.'
SİTEM, KIZGINLIK, MEKTUP ÇOK...
Ve listeler... CHP lideri, 'Önder Sav ile görüşmüş müydünüz?' sorusuna 'Hayır' dedi. 'Fakat Kemal Anadol'u telefonla arayarak, listede olamayacağını söyledim.'
Peki Mustafa Özyürek'in 'Ben onun üstadıyım. Nezaketen bir telefon beklerdim sitemi?'
CHP Genel Başkanı 'Vallahi sitem, kızgınlık mektup çok' karşılığıyla sürdürdü:
'Ama yapacak bir şey de yok. Ya böyle gidecektik ya da yenilenecektik. Biz bir söz verdik. Yapmasaydık bu sefer yapmadı diye eleştirilirdik. Herkes parti yenilensin diyor ama benim dışımda...'
Miting programına göre Kılıçdaroğlu, aslında dün Konya'da değil Denizli'de olacaktı. 'Niye son dakika değişti?' sorumuza cevabı: 'Hem biraz çalışsınlar istedik. Hem de örgütten talep oldu. Büyük iller hep sona kalmak istiyor.'
CHP lideri, mitinglere uzun konuşma metinleriyle hazırlanmıyor. Bir kente gitmeden önce, güncel verilerden derlenmiş, sorunları anlatan raporları okuyor. Sonra küçük kartlara kısa başlıklar çıkarıyor. 'Bunlar bana yetiyor. Doğaçlamayı seviyorum' diyor.
Sakin doğası, Kılıçdaroğlu'na ciddi avantaj sağlıyor. Seçim yaklaşırken, bu avantajın önemi artacak.