'BİZ', zor bir sözcüktür. Zor ve iddialı. Hele söz konusu olan, büyük bir siyasi partinin 'iki numaralı' ismiyse, 'biz' diyen açıklamalar, kaçınılmaz olarak kurumsal, kitlesel ve tarihi bağlayıcılıklar taşır. Bu bağlayıcılık da konuşana ağır bir sorumluluk yükler.
Büyük bir siyasi partinin iki numaralı ismiyseniz, sizden bir şey daha beklenir:
Yönetmeye talip olduğunuz ülkenin temel bir sorunu hakkında, anayasal bir engel olup olmadığını biliyor olmak...
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin'in 'Türbanlı vekile zorluk çıkarmayacağız' açıklaması, önce sürpriz etkisi yarattı.
Fakat Tekin'in bizzat kendisinin, bu iddialı çıkışını, sadece on saat sonra düzeltmek zorunda kalışı, bir kesimde içerleme, başka bir kesimde tebessümle karşılandı.
Gürsel Tekin, soyut ve günlük hayatta karşılığı olmayan söylemlerin yorucu labirentlerinde dolaşmak yerine; içinden geçeni olabildiğince filtresiz, içten ve kolay anlaşılır ifade etmesi nedeniyle de beğenilen bir siyasi portre.
Muhtemelen, bu özelliklerinin bir yansımasıydı. Tekin, çarşamba gecesi, bir televizyon sohbetinin akışında; 'Anayasal sorun var mı bilmiyorum. Ancak Gürsel Tekin olarak benim için hiçbir sorun yok. Kavakçı'ya yapılan muameleyi yapmayız. AKP şansını deneyebilir. Zorluk çıkarmayız' sözlerinin manşetlere taşınacağını öngörmedi.
Ama henüz manşetlerin mürekkebi kurumadan, bu sözlerini düzeltme ihtiyacı duydu:
'CHP'de kesinlikle türbanlı milletvekili adayı olmayacaktır. AKP'de olabilir mi, vallahi AKP'nin kendi işidir. Başka siyasi partilerden kimlerin milletvekili olup olmadığını bizler tespit edecek değiliz, o da onların sorunudur.'
Neresinden bakarsanız bakın, daha ilk sözlerin içeriği, ne demek istediği tartışılamadan düzeltilmek zorunda kalınması tatsız bir durum.
Ama sebebi de yersiz değil: Tekin'in 'Zorluk çıkarmayız' cümlesindeki 'biz' ifadesi, bütün bir CHP'yi bağlayan nitelik taşıyordu.
Evet, 'zorluk çıkarmama bahsi'nin belki merhum Bülent Ecevit'in hala kulaklarımızda çınlayan 'Lütfen bu hanıma haddini bildiriniz' tonunda olmayacağı söylenebilir. Ama -üç ay sonra oluşacak yeni TBMM'de-, başörtülü bir vekilin salona giriş anının, CHP grubunda alkışlarla karşılanmayacağı da aşikar.
50 YILLIK 'TALİMAT'TAKİ DERS
Bu vesileyle, tarihi bir belgeyi sizinle paylaşmak istiyorum. Kısa süre önce, sahaf bir arkadaşıma uğradığımda rastladım. Rastladığım anda da aldım.
CHP Genel Sekreterliği'nce yayımlanmış, on iki sayfalık bu küçük broşür, 'PROPAGANDA İŞLERİNE MAHSUS TALİMAT' başlığını taşıyor. Darbe sonrası, 1961 yılında yapılan seçimlerin öncesinde Ankara'da basılmış.
Birinci sayfada, bu Talimat'ın 'Vatandaşların yanlış kanaat ve telkinlere kapılmasını önlemek' amacıyla çıkarıldığı belirtiliyor. Hemen sonrasındaki ilk iki madde aynen şöyle:
- Parti programı ile Seçim Beyannamesine aykırı veya yerine getirilmesi mümkün olmayacak beyanlarda bulunulmaması.
- Hatiplerin birbirini tutmayacak şekilde konuşmaması.
Üzerinden yarım asır geçmiş olan bu iki madde, belli ki o dönem CHP'deki bir sorunun varlığına ve sorunun çözümüne dönük uyarıları içeriyor.
Bırakın bilgisayarı, interneti; henüz tek kanallı TRT televizyonunun bile hayal edilemediği bir zamandaki seçimler için yayımlanmış kurallar, keşke güncelliğini korumuyor olsaydı.