Kürt meselesinin çözümünde yol ayrımına mı gelindi?
Yaşadığımız süreç ve tartışmalar dikkate alındığında, içinde onlarca soru barındıran bu temel soruyu, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ile konuştuk. Diyarbakır Milletvekili Eker'in ilk mesajı son derece net ve ümit verici: 'Kürt meselesinin çözümü konusunda, ne bir irade kaybı söz konusu, ne de geri dönüş. Bunu yaparsak kendimizi inkar etmiş oluruz.'
'Ama' dedi Eker sonra, 'Mesele şu ki, PKK barış istemiyor. Biz de PKK'yı Kürtlerin temsilcisi olarak görmüyoruz. Çünkü PKK'nın ve onu destekleyenlerin politik çıkarları var. Bu sorunun barış içinde çözülmesi işlerine gelmiyor. Sorun barış içinde çözülürse zemin kaybına uğrayacaklar. Bizi bütün Türkiye ilgilendiriyor.'
Her iki ifadesinde de dikkat çeken 'biz' ifadesinin hükümet bakışını yansıttığını belirtmek gerekiyor. 'PKK'nın politik çıkarları'nı açmasını istediğimde Bakan Eker,'Güç, otorite, iktidar duygusu ne derseniz deyin' cevabını veriyor. Malumun ilanı, 'PKK'nın barış istemediği' cümlesini de şöyle anlatıyor:
ÇOCUĞUN BİLEKLERİNDE İP İZLERİ
'Dikkat edin, ne zaman başta anayasa olmak üzere, bazı demokratik adımlar gündeme gelse saldırılar oluyor. Dağlıca ve Aktütün saldırıları böyle bir sürecin sonrasıdır. 2007 seçimlerinden sonra, hükümetimiz anayasa değişikliği çalışmasını duyurmuştu. O saldırılar bir tesadüf değildir. Bugüne gelirsek de seçim sonrası TBMM'de hükümet programı müzakere edildi. Başbakanımızın Kürt meselesi konusunda mesajları vardı. Hemen sonra saldırılar başladı. Tabii öncesi de var. Mayıs ayından başlayarak Diyarbakır'da partimize fasılalarla saldırılar oldu. Seçimden önce Hazro Belediye Başkanımızın oğlunu kaçırdılar. Yarına kadar istifa etmezsen öldürürüz dediler. İstifa edince bıraktılar. Çocuğun bileklerinde ip izleri vardı. Yani işkence görmüştü.'
MİLLET GERÇEKTEN BIKMIŞ
Eker, demokratikleşme ve meşru taleplerin konuşulacağı zemine her zaman açık olduklarını bir kez daha vurguluyor:
'Ama bunun üzerinden gidip terörü meşrulaştırmayı kabul edemeyiz. Güvenlik güçleri operasyonları bu çerçevede sürecek. Çünkü ne zaman biz irade beyanında bulunsak mayın patlatarak toplumda infial duygusu uyandırıyorlar. Oysa toplum onlar gibi düşünmüyor. Ben Diyarbakır'dan biliyorum. Daha iki gün önce oradaydım. Hala halkı terörize etmeye, tepki göstermeye zorluyorlar. Ama millet gerçekten bıkmış. Bunlardan da bıkmış, işsizlikten de. Diyarbakır'ın yatırımdan, gelirden pay alan bir şehir olmasını istiyor herkes.'
Kürt meselesinin çözümü konusunda, bundan sonra atılacak adımların ne olacağını sorduğumda 'anayasa' diyor Eker. Bu konuda umudunun sürdüğünü, 'Daha demokratik bir toplum için mevcut anayasanın engel teşkil ettiği yerlerin toplumsal mutabakatla ve diyalogla aşılabileceğini' anlatıyor. Bu yapılırken de her şeye rağmen, 'ayrıştırıcı bir dil kullanmamaya başta siyasetçiler olmak üzere, herkesin özen göstermesi gerektiğini' vurguluyor.
Son sözü de BDP için: 'BDP'nin bir Türkiye partisi olması gerekiyor. Bu çok önemli.'