Ankara'da ABD Büyükelçisi sıfatıyla birinci yılını dolduran Francis Ricciardone, ülkemizi iyi tanıyan, çok deneyimli bir diplomat.
Ricciardone, göreve başladıktan kısa süre sonra, herhalde bir büyükelçinin yaşamayı en son dileyeceği bir durumla karşılaştı; konuk olduğu ülkenin başbakanının şimşeklerini üzerine çekti. Üstelik medya üzerinden...
Büyükelçi'nin geçen mart ayında gerçekleşen Oda TV baskını üzerine 'anlamıyorum' diyerek, Türkiye'deki ifade özgürlüğünü eleştirmesi, Başbakan Tayyip Erdoğan'ı çok hiddetlendirmiş, Erdoğan, 'yaygaraya inanıyor' diye nitelediği Ricciardone'ye 'acemi elçi' demişti.
ABD Büyükelçisi'nin Başbakan'ın bu çıkışına rağmen, geri adım atmadığını, hatta eleştirisinin dozunu artırdığını hatırlatalım.
Ricciardone, bir ay sonra yine aynı konuda, Türkçe'den ödünç aldığı 'Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu' sözüyle Türk-Amerikan ilişkileri tarihine unutulmaz bir kayıt düşmüştü.
Bir yıl sonra ABD Büyükelçisi, hem sözünün hem de tutumunun arkasında. Üstelik daha kuvvetli vurgularla.
Ricciardone'nin toplantı için bizleri davet ettiği çarşamba günü, Türkiye'nin basın özgürlüğü alanında, 10 basamak birden gerileyerek 148. sıraya düştüğüne dair, yeni karnesi henüz açıklanmıştı.
Bir meslektaşımız, bu karneyi sorarken, geçen yıla atıfta bulunarak, 'Sayın Başbakan'la aranızda bir diyalog da geçmişti' dedi.
Ricciardone gülümsedi: 'Ve hala devam ediyor.'
Diğer bir arkadaşımız espriyle 'Acemiliğiniz mi devam ediyor?' diye takılınca, yine güldü Büyükelçi, 'Dostlar olarak...'
Sonra hemen ciddileşti 'acemi elçi' ve tane tane 'Bir kez daha ve saygıyla söylüyorum ki' diye başlayarak, 'Şiddetle ilgisi olmayan entelektüel ve gazetecilerin demir parmaklıklar ardında olmasını anlamıyorum. Birinci sınıf olduğunu iddia eden özgürlüklere bu kadar değer veren bir ülkede bunu anlamıyorum' diye sürdürdü.
ABD Büyükelçisi, bir yıl sonra da sözlerinin arkasında. Üstelik Başbakan Erdoğan ile girdiği polemiğin nüksetmesini göze alarak...
Ve 'Eleştiri demokrasinin bedelidir' vurgusunu yaparak...
'HATA BİZDEN KAYNAKLANMIYOR'
ABD Büyükelçisi, böyle söylemedi. Ama Uludere faciasına dair sorularımızı cevaplarken, söylemek istediği tam da buydu. Artık diplomatik nezaket mi, yoksa bu cümleyi kurmanın, hükümeti doğrudan itham edeceği çekincesinden mi bilmiyorum. Fakat söylediği her şey; söylemediği bu cümleyi anlatıyordu.
Özellikle, 'İstihbaratta hatalar olabilir. Nitekim, Afganistan'da, Irak'ta hata yaptık. Sonra özür diledik' sözü kritik.
Büyükelçi'nin bu sıkıntılı konuda, dolaylı anlatıma başvurarak, 'Burada hata yapsak sizden de özür dilerdik' demek istediği kanısındayım.