Herhangi bir şeyi tek parametreyle açıklamayı sevmem. Ama bir vakittir, bütün dünyanın geleceğinin Suriye'de şekilleniyor olduğunu düşünüyorum. Galiba birçok aktör öyle düşünüyor. Suriye'ye büyük ölçekli politik yığınak yapılıyor. Dolayısıyla da Suriye, çok şeyi tek başına açıklayabilecek kadar merkezi pozisyon kazanıyor. Kehanet kendisini doğruluyor yani.
Yüz yıl kadar önce Saraybosna'da işlenen siyasi bir cinayetin, nasıl olup da o güne kadar emsali görülmemiş ölçekte bir çılgınlığa sebep olduğu merakla sorulup durur. Halbuki Saraybosna, o dönemde, dünyanın bütün iri fay hatlarının kesiştiği noktalardan biriydi. Tıpkı şimdiki Suriye gibi. Saraybosna'da vuku bulan küçük bir sarsıntının bir yığın fayı harekete geçirmesi şaşırtıcı bir şey değildi.
Artık öğrenmiş olmamız gerekiyor, Amazon ormanlarında kanat çırpan bir kelebek, Avrupa'da bir kasırgaya sebep olabilir.
***
Suriye uçağımızı neden düşürsün?
Bir ihtimal Esad zannettiğimizden de daha zor durumda hissediyor kendisini. Maruz kaldığı muazzam basıncı dengelemek için, müttefiklerinin, yani başta Rusya ve İran'ın daha aktif desteğine ihtiyacı var. Bizim üzerimizden hasımlarını kışkırtıp, kendi saflarını sıklaştırmayı hayal etmiş olabilir.
Bir başka ihtimal, işi Esad'ı devirmek isteyenler tezgahlamıştır. Neticede bu toz duman içinde bir ajan provokatörün Türk uçağını düşürebilecek bir koltuğa oturabilmesi o kadar da müşkül değil.
Bence hiç de hafife alınmaması gereken bir başka ihtimal daha var: Uçağı Suriye'deki Ruslar -Şam'dan değil Moskova'dan talimat alarak- düşürmüşlerdir. Hanidir bir fırsat kolluyorlardır, ilk buldukları fırsatı değerlendirmişlerdir.
Ruslar böyle bir işi neden yapsınlar? Bir yığın sebepleri olabilir de, bence en muhtemeli, Suriye'deki Rus hisselerini Türkiye'ye devretmek kastıyla yapmış olmaları. Daha önce Fransa da Suriye'deki hisselerini Türkiye'ye devretmişti diye düşünüyorum. Rusların hisse devrinin neye karşılık olarak gerçekleştiğini tahmin edemiyorum ama bir süredir bekliyor olduğumu söylemeliyim.
Suriye'nin -özür dilememenin ötesinde- küstahça bir tutum alması da, artık zihnim böyle bir hazırlık içinde olduğundan mıdır bilmem, bana uçağı Rusların düşürmüş olması ihtimalini destekliyor gibi görünüyor. Esad yapmış olsaydı özür diler gibi yapardı en azından. Bilgisi olmadan Ruslar tarafından yapıldıysa, ne bunu itiraf edebilir ne de -Rusları gücendirmek istemeyecekleri için- özür dileyebilir.
***
BBC cumartesi günü, izlediğim süre boyunca, Suriye'nin Türk uçağını düşürmesini, sadece Gül'ün ifadeleriyle aktardı. O ifadelerin içinden her nasıl çıkardıysa, 'uçağımız Suriye hava sahasını ihlal etmiş olabilir' diye tercüme edilebilecek bir bölümü bant olarak geçip durdu. İngiliz dışişlerinin, hani İngiltere Suriye'ye komşu olsa, bir an bile beklemeden saldırıya geçiverecekmiş intibaı bırakan açıklamalarıyla muazzam bir tezat.
Buna mukabil, daha düne kadar Suriye'nin büyük hissedarlarından olan Fransızlar, evet mevzua daha geniş yer verdiler. Ama -yine gördüğüm kadarıyla- fondaki Esad yönetimini başrole çıkarmak filan gibi çiğlikler yapmadan. Ve Türk dışişlerinin daha tatminkar bulacağını zannettiğim bir tarzda...
Fransızların tutumunda anlaşılmaz bir şey yok. Dediğim gibi, Suriye'deki hisselerini Türkiye'ye devretmişlerdi zaten diye düşünüyorum. Meseleyi sunuş tarzları da buna uygundu. Ama BBC'nin derdi ne, onu hiç anlamadım.
Sonumuz hayırlı olsun.