Sizi öldürmeyen şey güçlendirir!
Malum, modern çağda savaşlar sadece er meydanlarında yapılmıyor.
Soğuk savaş unsurları (kimi yerlerde bölgesel olarak) yüzünü gösterse de asıl savaş siyasi arenada ve ekonomide yaşanıyor.
Söz konusu savaşları alt başlıklara ayırdığınızda istihbarat savaşlarından tutun da siber savaşlara, enerji ve borsa savaşlarına kadar uzar gider liste.
Ülkeler arası güç ve iktidar yarışı sert ve keskin...
Türkiye eskiden olduğu gibi edilgen değil, etken bir biçimde 'kurulacak yeni düzende ben de varım' deme cesaretini gösterdiğinden beri türlü-çeşit tuzakla karşı karşıya...
Kur üzerinden saldırılar yaşadı, kışkırtılmış, planlanmış kitlesel olaylarla karşılaştı, yetmedi darbe girişimine bile maruz kaldı.
Pek çok ülkenin altından kalkamayacağı badirelerden (milletimizin feraseti ve devletimizin kudreti sayesinde) alnının akıyla çıkmasını bildi.
Bugüne kadar Türkiye'yi boyunduruk altında tutmaya alışmış egemenlere rest çekip ekonomik ve siyasi bağımsızlığı göğüslemek biraz sancılı oluyor ama her gecenin bir sabahı olduğu da unutulmamalı.
Zor bir tünelin içinden geçiyoruz ama biliyoruz ki zafer biraz da hasar ister.
Ne diyordu üstat Sezai Karakoç 'Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır.'
Ayasofya'nın yeniden cami olarak ibadete açılması bile bu zaferin bir işaretidir.
Türkiye aleyhine içeride ve dışarıda bir 'koro' var.
Dışarıdaki koro 'Akdenizden, Libya'dan, Suriye'den çekilin, biz tilki, siz kuzu...' diyor.
İçerideki koro da tekrar ediyor: 'Afrika'da ne işimiz var', 'Suriye'de ne işimiz var!'
Kendi çıkarıları için senkronize olan koro bunları söyleye dursun, Türkiye, Balkanlar'dan Kafkaslara, Ortadoğu'dan Afrika'ya, Doğu Akdeniz'e uzanan etkinlik sahasıyla dostlarını sevindiren, düşmanlarını çatlatan adımlar atmaya devam ediyor, etmeli de...
Petrol uğruna delik-deşik etmediği ülke bırakmayan ABD, sömürülmedik ülke bırakmayan Avrupa bu zenginliklerini neye borçlu?
300 yıllık sömürü düzenine...
Türkiye'nin bunlardan farkı 'Dünya beşten büyüktür' diyerek insanlığı adil bir paylaşıma çağırıyor olması.
Bu da fena halde canlarını sıkıyor.
Ama Türkiye yoluna devam ediyor, sadece siyasi ve ekonomik alanda değil, kültürel planda da ülke olarak elinden geleni yapıyor.
Mesela onca yüklü gündemin arasında Yunus Emre Enstitüsü eliyle farklı coğrafyalarda, üç başkentte Türk Filmleri Haftası düzenleniyor bugünlerde...
Biri Kuzey Afrika'da, biri Balkanlarda, diğeri Avrupa'da...
Fas'ın başkenti Rabat'taki etkinlikler başladı.
Rabat'ın dışında ülkenin Kazablanka ve Tanca kentlerinde 7 Türk filmi gösteriliyor.
Öte yandan Arnavutluk'un başkenti Tiran'da düzenlenen "Türk Film Haftası" da 26 Kasım'a kadar da devam edecek.
Türk filmlerinin bir diğer adresi ise önümüzdeki hafta Polonya'nın başkenti Varşova olacak.
Evet, ekonomik ve siyasi mücadelesine devam eden Türkiye'nin bir yandan da bu mücadelenin kültürel ayağını ihmal etmediğinin bir göstergesidir bu film haftaları.
ZEKAİ DEDE'Yİ ANIYORUZ
Günün önemli etkinliği İstanbul Eyüpsultan Belediyesi'nden geldi.
Türk Musikisi'nin, hatta belki de bu coğrafyanın duyup işittiği en kudretli bestekarlardan biri olan Eyyubi Mehmet Zekai Dede Efendi vefatının 124. sene-i devriyesinde Eyüpsultan Kültür ve Sanat Merkezi'nde anılacak.
Bu akşam saat 19:00'da başlayacak programda konferans, belgesel gösterimi ve konserin de yer alacağı etkinlikler yer alacak.