Venus Williams ve Maria Sharapova gibi kortların stil ikonları, kendi yaratıcılıklarını da konuşturdukları renkli ve iddialı maç kostümleriyle, kortlardaki beyaz hakimiyete son verdi.
Geçen hafta gerçekleştirilen TEB BNP Paribas WTA Championships Dünya Kadınlar Tenis Şampiyonası'nda kadınların sadece kortlarda skor mücadelesini değil, şıklık yarışını da izledik. Hangi tenisçinin daha renkli ve farklı giyineceği merak konusuydu.
Klasik beyaz tenis kıyafetlerinin yerini rengarenk ve seksi tasarımlara bıraktığı günümüzde, bazıları için tenis maçı izlemenin bir sebebi de buydu belki de? En azından benim için öyle.
Ancak kortlara şöyle bir göz attığımızda 'bu maçta ne giyecek?' diye merakla beklenen tenisçilerin başını hiç kuşkusuz Amerikalı tenisçi Venus Williams çekiyor. Zira geçen yıl Fransa Açık Tenis Turnuvası'nda giydiği dantelden hazırlanmış kırmızı-siyah elbisesi ve yokmuş gibi görünen ten rengi taytıyla olay yaratmış, günlerce konuşulmuştu.
Oysa Williams'ın bu ilk tasarımı değildi. Uzun yıllar Reebok sponsorluğunda ama kendi tasarladığı kıyafetlerle korta çıkan Williams, tasarım gücünü bu işbirliğiyle gösteremediği için olsa gerek, son yıllarda kendi markası 'Eleven'la kortları film sahnesine çevirmeyi başardı.
DEVRİMİ BAŞLATAN SUZANNE LENGELN
Ancak kortlardaki asıl tabuları yıkan Williams değil. Gerçek devrimci, 'tüm zamanların en kült kadın tenisçisi' unvanına sahip Suzanne Lengeln. 1938 yılında henüz 38 yaşındayken lösemi hastalığı nedeniyle ölen ama kısacık ömrüne 31 şampiyonluk sığdıran Lengeln, dönemin tutucu kıyafetlerine getirdiği kendine has yorumuyla çığır açmıştı. Kısa kollu pilili elbisesiyle korta çıkmaya cesaret ederek, uzun yıllar hakimiyetini sürdürecek bir stile imzasını attı ünlü tenisçi.
Günümüz kadın tenisçileri içinde Williams kadar olmasa da cesur kıyafetleriyle raket sallayan Maria Sharapova ise bir diğer ikonumuz. İstanbul'daki turnuvada da ne giyeceği merak konusuydu. Ancak ne yazık ki sakatlandığı için turnuvadan erken ayrılmak zorunda kalıp hayranlarını hüsrana uğrattı.
Üç yıl önce giydiği transparan Nike kostümüyle çok konuşulan Maria Sharapova da aynı Venus Williams gibi maçlarda giyeceği kostümlere kendi imzasını atıyor. Sharapova'nın Nike ile çalışması da uzun yıllar önceye dayanıyor.
Sharapova'yı küçük yaşlardan beri takip eden Nike, üst üste elde ettiği başarılardan sonra özellikle de 1994 yılında 17 yaşındayken Wimbledon şampiyonu olunca genç sporcuya tam destek verir. O günlerde çıkan haberlere göre ayakkabı ve tenis kıyafetlerini 7 yıl giymesi karşılığında Sharapova, Nike'tan 10 milyon dolar almıştır.
ÖZEL TASARIMLARI GECEYE SAKLIYOR
Her katıldığı turnuvada maç skorları kadar kıyafetleriyle de konuşulan ve küçüklüğünden beri modaya ilgi duyduğunu her fırsatta dile getiren Sharapova, Nike'ın tasarımlarına kendi fikirleriyle katkıda bulunuyor. Gündüzleri daha klasik tenis kıyafetlerini giymeyi seçen güzel sporcu gece maçlarında kendisi için özel olarak tasarlanan mini elbiseleri tercih ediyor. Kariyerini bilinçli bir şekilde yöneten Sharapova kendisi için şunları söylüyor: 'Ben yıldızlar geçidinde herhangi bir yıldız olmayacağım. Ben dünyadaki ilk Maria Sharapova'yım.'
Sharapova'nın kıyfetlerinin arkasında güçlü bir teknoloji de yatıyor. Olabildiğince hafif ve havadar olan bu tasarımlar, dikişsiz olarak üretiyor ve elbette şıklığından da taviz vermiyor.
Maria Sharapova dışında Li Na, Rafael Nadal ve Roger Federer gibi ünlü tenisçilerin kıyafetlerini de hazırlayan Nike, Dri-FIT teknolojisiyle oyuncunun kortta olduğu süre boyunca kendisini serin ve kuru hissetmesine hizmet ederek oyuncuya hareket özgürlüğü sağlıyor.