Beşiktaş dün gece, Bursa deplasmanındaki harika oyundan farklı olarak ilk organize atağını 8. dakikada geliştirdi. İlk yarı boyunca da 2 Bursa maçından farklı olarak topu ayağında daha çok tutarak değil de daha çok yardımlaşıp kademe disiplinini kaybetmeden oyunu kontrol etmeye çalıştı. Bunun sebebi tabii ki daha önceki 2 maçta sahanın dakika başına ortalama en çok topa hâkim olan oyuncusu Oğuzhan’ın sakatlığı nedeniyle orta sahadaki yerini alamamasıydı.
Beşiktaş, hafta içinde Oğuzhan’sız kurgu üzerine de çalışmıştı. İlk yarıda da bu Oğuzhan’sız B planı olumlu sonuç verdi. Örneğin dün geceye özgü bir mikro taktik, durmayan toplarda ofansif açıdan çok da etkili olup çıkamayan Hakan Balta karşısındaki Gökhan Töre-Serdar Kurtuluş sağ kanadının pas kombinasyonlarıydı. Beşiktaş’ı öne geçiren golde Gökhan Töre’nin kanattan bindiren Serdar’a pası anahtar niteliğindeydi.
Gökhan Töre, Beşiktaş’a ilk geldiğinde bu tip pozisyonlarda kafayı öne eğip çalım kasıyordu. Ancak Biliç ve çalışma arkadaşları Gökhan bu hatayı tekrarladıkça ısrarla oyunu durdurup daha sade ama daha doğru olanı yapmayı öğrettiler. Gökhan Töre de Hamburg döneminden beri ilk kez driplingleri kadar paslarıyla da oyuna özel katkılar vermeyi başardı.
Aptalca hatalar reloaded
Ancak ikinci yarıda Serdar Kurtuluş maçı 1-1’e getiren golde çok büyük bir hata yaptı. O anda baskı yemişken ve karşında oyuna yeni girmiş taze kuvvet Bruma karşısında gereksiz büyük bir risk aldı. Golden sonra da Atiba’nın çabalarına rağmen savunma-hücum arası kopan bağlantı tekrar kurulamayınca tüm yük Fernandes’e bindi. Sakat sakat oynayan Fernandes daha önceki haftalardaki fizik gücünden uzak kalınca Beşiktaş oyun üstünlüğünü geri alamadı. Galatasaray’ı öne geçiren golde hakemin atladığı bir el vardı. Yine de Veli’nin o dakikada o kadar riskli bir pas denemesi de yanlış. Biliç, Norveç’teki Tromsö maçından sonra yenilen gollerdeki “Aptalca hatalar”dan şikâyet etmişti. Dün gece o hatalar geri dönünce ilk yenilgi geldi.
Maçın sonlarında çıkan olaylarla ilgili olarak ise şunu söyleyebilirim. Türkiye’de futbol ortamını bu hale getirenler o Tromsö’nün de ötesindeki Kutuplar’a kadar gitsin bir daha da gelmesinler!