Her ne kadar 'yeteneklerimizi magazinel sığlıklarla harcama' dalında Avrupa şampiyonu olsak da Avusturya Janko ve Junuzoviç'in yokluğunda asla rakibimiz olabilecek kalibrede değil.
'Magazinel sığlıklarla yetenek harcama' demişken, not düşelim: Milli takım tarihimizin en çok gol atan ilk 10 oyuncusu arasında, dün geceki ilk 11'imizde yer alan isimlerden sadece Arda var. Arda dün attığı golle de 'milli takım ve gol' deyince akla gelen ilk 5 isimden 2'si olan Ertuğrul Sağlam ve Arif Erdem ile gol sayısını eşitledi. Tüm zamanlarda milli formayla en çok gol atan 10 oyuncumuzdan, bunu hiç direkt merkez forvet olarak oynamadan başaran bir diğer ismin de Lefter baba olduğunun altını çizelim, bu açıdan Arda'nın 'milli futbol değeri' üzerine bir daha düşünelim!
Sahi, ilk yarıda Arda'nın golü dışında doğru dürüst bir pozisyonumuz daha var mıydı? Yoksa diğer 10 oyuncumuzun özel hayata bağlı kasık sakatlığı sorunu mu vardı? Asıl sorun 'magazinel sığlık' kadar kısır 'takım milliyetçiliği'nde olmasın? İki Dünya Kupası'nı ıskaladıktan sonra herkesin 'takım milliyetçiliği'ni bırakıp 2002 ruhu ile 2011'in modern futbol dinamiklerinin harmanlanması için tam destek vermesi gerekmez mi?
HİDDİNK & H. BALTA
Bu galibiyet sadece Euro 2012 yolunda yeniden iddialı hale gelmemiz açısından hayati değil. Hiddink'le başlayan yeniden yapılanma sürecinin daha sağlam temellere oturması adına da iki kere önemli bir galibiyet. Yeterince iyi mi oynadık? Hayır, ama bu tip maçlarda Hiddink'in selefi Fatih Terim'in kulakları çınlasın: 'Resultante importante!'
Peki, Hakan Balta'nın durumu ne olacak? Artık solak doğanları batıl inançlara kurban ederek onlara zorla 'sağlak'laştırma huyumuzu kökünden değiştirmemizin zamanı gelmiş de geçiyor olabilir mi? Aksi takdirde yıllarca Hakan Balta'larla idare etmek zorunda kalacağız!