Kulislerde kaleci Volkan’ın kaç maç ceza alacağı konuşuluyor. Bu işi bilenler tarafından “Üçten aşağı değil, daha da fazla olabileceği” iddia ediliyor. Bir grup “Volkan çok iyi durumda, formdayken bunu yapmamalıydı” diyor, bir başkası ise “Kaptan, takımına sahip çıkmalı” yorumunu yapıyor. Hadi, ‘Volkan’ın yerini dolduracak Mert var’ diyerek kalede sıkıntı olmayacağını varsayalım.
Caner’e ne demeli! Bu kaçıncı! Hasan Ali sakat, o bölge kaldı Kadlec’e. Görev verilince elinden geleni yapıyor ama hastalansa, grip olsa kale gibi sağlam defansın sol tarafı çöktü demektir. Bu takımı farklı yapan en büyük özellik Gökhan ile Caner’in oynadıkları oyundur. Hele Gökhan oynamazsa sağ taraf Serdar ile tam bir bomba olur. Genç Uygar ondan iyi. En azından geleceği olan bir oyuncu.
Parasal açıdan zarar ve angarya görülen kupayı İsmail Kartal ciddiye aldı... “Gittiği yere kadar gideceğiz” sözünün sonu da kupa şampiyonluğu. Rize maçında gençlersiz çıkardığı kadro da bunu belli etti.
Kartal, Emenike’yi kazanmak için çok direniyor. Bir gün eski Emenike olacağına inanıyor. Ama Emenike’de bir kıpırdanma yok. Fizik gücü iyi olsa da gergin ve moralsiz. Biraz markaja girdiği vakit sinirleniyor. Kolay pozisyonlarda nokta vuruşunu yapamıyor. Sow da onun gibi. Kendi bölgesindeki rakibini kovalamıyor. Gölü de onun yüzünden yediler. Defans yapmıyor, hücumda da topu ayağında tutamıyor. Emenike bu görüntüsü ile idmanda bile gol atamaz. Ben olsam, çok zayıf bir takımla bir maç yaparım, bunları üç-dört gol attırarak havaya sokmaya çalışırım. Yıllar önce rahmetli Gündüz Kılıç Beşiktaş’ı çalıştırırken Yalovaspor ile böyle bir maç yaptırmıştı. Sow’un attığı golü söylerseniz, ben de size Rize defansının maçı kafa olarak bıraktığı anı hatırlatırım. “Trabzon maçında atsaydı” derim
Rize maçında forvetlerin yapamadığını Mehmet Topa yaptı. Hem takımı sahada ayakta tuttu hem de attığı gollerle tura atlattı...