Bu maçın öncesi perde arkasında 3 önemli faktör vardı.
1- Ersun Yanal ilk kez futbolculara maçtan bir gün önce oynayacak on biri açıkladı. Bunda amaç, oynayacakların üzerlerindeki yükü bilmeleri ve maça ona göre konsantre olmaları.
2- Başkan Aziz Yıldırım'ın 22 Mayıs 2011 tarihinden sonra ilk kez takım ile birlikte deplasmana gitmesi. Bu maçın önemini anlatıp, onlara destek ve moral vermesi.
3- 2011 yılında F.Bahçe, Sivas ile şampiyonluk maçı oynamıştı. Dünkü maç da şampiyonluk yolunun önemli bir virajıydı. Onun için de oyun gergindi.
Ersun Hoca'nın oyun planında, öne çıkan Sivas defansının arkasına atılacak uzun toplarla gol aramak, dönen topları iyi değerlendirmek vardı.
Topal, Alves, Meireles'in isabetsiz pasları ile merkezden iyi servis yapamamasına rağmen etkili oynayan taraf F.Bahçe idi. En azından kazanma hırsı vardı...
Sakin oyunu maçın hakemi gerdi... Sow'un ortasında ellerini açan Kadir'e çarpan topun yön değiştirmesine F.Bahçeli futbolcular, "Penaltı" diye itiraz etti. Çok inandığım, güvendiğim Bülent Yavuz başta olmak üzere en az 3 hakem hocasına bu pozisyonu sordum. Hepsi de yüzde bin penaltı dediler. Hadi orta hakem uzakta, görmedi diyelim. Kale arkasındaki hakemin gözünün önündeydi... Aklıma uzun yıllar önce bir büyük kulüp başkanının "Orta hakemlere değil, yan hakemlere bakın" sözü geldi...
Egemen'e gösterilen kırmızı kart ise maçın tuzu biberi oldu. Hakem pozisyona sarı kart verecekti. Egemen hakemin üstüne "Faul değil" diye yürüdü. Ama hakem, Egemen'in ani hareketine "Bana dokunamazsın" kuralını işletip, kırmızı kartı gösterdi.
Egemen ile de konuştum. Soyunma odasında ağlamış. Çocuklarının üzerine yemin etti, "Faul yoktu, küfür de etmedim" diye. Ne olacak... Kağıt kalem hakemin elinde. İstediği gibi raporu yazacak...
Verilmeyen penaltı, arkasından bir kırmızı kart maçı 20. dakikada bitirdi. 70 dakika sahada 10 kişi nasıl mücadele edeceksin? Bunun adına resmen infaz denir...
Zaten ondan sonra sahada ipler koptu. Emre, Caner sinirlendiler. Her an kart görecek duruma geldiler...
F.Bahçe iki maçta altı puan kaybederek strese girdi. Bu açık seçik belli oluyor...
Ben, Ersun Hoca'yı da anlayamıyorum. Cristian'ı kulübede oturtuyor. Son 5 dakika oyuna alıyor... Bunun anlamı ne? Alper iyileştiyse niye ilk 11'de oynamıyor? Geçen yılın yıldızı Salih niye oynamıyor da son dakikalarda oyuna giriyor? Bir de bu takımda neden sakatlıklar çoğaldı? Daha ligin 3. haftası, Emenike ve Webo'dan sonra Sow da adalesinden sakatlandı. Yani F.Bahçe'nin forveti kalmadı. Futbol şansı mı yok, yoksa başka işler mi var? Bakalım zaman ne gösterecek!