Anlayamıyorum, şampiyon olmak istiyorsun, kendi sahanda oynuyorsun, seyirci desteği de arkanda… Sahada telaştan, panikten ne yaptığını bilmiyorsun. Hadi diyelim ki, bir an önce gol atmak istiyorsun, üzerinde onun stresi var. O vakit takım oyununu niye oynayamıyorsun? Saha içinde arkadaşlarına; 'Sakin olun' diyecek bir ağabey yok mu!
Rakipten dönen topları alamıyor. Çabuk atak yapamıyor. Oyunu hızlandırdığı vakit, pozisyon buluyor. Bu kez de çok güvendiği Van Persie son vuruşları yapamıyor. Avrupa’da yoksun, Türkiye’de yoksun. Peki ne zaman oynayacaksın? Sana Çin’den 22 milyon euro verildiği vakit, Başkan satmadı. Sana sordu, sen de istemedin. “F.Bahçe’yi şampiyon yapmaya geldim” dedin. Bu futbolla mı?
61. dakikada boş kaleye atamadığın pozisyon, senin kalitene hiç yakıştı mı!
Gökhan Gönül’e içimden bir şey söylemek gelmiyor. Umar gibi fizik gücü yüksek, çabuk oyuncuyu kontrol etmekten, hücuma fazla katılamadı. Ama Souza’ya ne demeli? Onun açığını devamlı Mehmet Topal kapattı. İlk yarıda sahada yüreği ile oynayan, pozisyon üretmeye çalışan bir tek Alper vardı. Onun hırsına Volkan Şen uyamadı. Ne zaman Nani girdi, Fernandao ile Van Persie çift forvete döndü, o zaman Volkan oyunda görünmeye başladı.
Pereira’nın Ozan’ı çıkarıp, tek ön libero ile çift forvete dönmesini de anlayabiliyorum. Ama anlayamadığım F.Bahçe’nin stresli, oyunu.
Bu maçı izleyen Samet Aybaba, Osmanlıspor için “Forveti çok kuvvetli, defansı zayıf” demişti. İşte o zayıf defans karşısında ne Volkan Şen, ne de Alper kenarlardan rakip kaleye inmeyi, penaltı yapmayı denemediler. Hoş deneseler ne olur! Şampiyonluk yarışında hangi hakem penaltı çalıp kendini riske atabilir! İkinci yarının başında Volkan Şen’in ayağını yerden kesen pozisyonu inandığım bir iki hakeme sordum. Onlar bile “Kokuyor, verse kimse itiraz etmez “ dediler. Ama bu maçın ölçüsü o olmamalı.
F.Bahçe kazanacağı maçı, sakin oynayamadığı için kazanamadı. Yani pozisyon bulmak, gol kaçırmak skoru etkilemiyor.