Ne oldu bize... Bir grup gazeteci maça gitmiyor. Giden de tedirgin. Taraftara yazık. Neden! Çürüklerin temizlenmesi için bir yerden başlanması gerekmez mi! Devletten daha güçlü kim olabilir! Eğer bu yasak kalksaydı şöyle olacaktı:
F.Bahçe Kulübü taraftarlarına maç bileti verirken, nüfus kağıtlarını alıp, olay çıkarırlarsa sorumlu olacaklarına dair birer belge verecekti. Başkan Aziz Yıldırım da taraftarların arasına oturarak 'Söz verdiniz. Delikanlı gibi sözünüzde durun' diyecekti. Olmadı. İki takım birbirini çok yener, birbirine çok yenilir. Ama böyle bir fırsat ne zaman ele geçer o belli değil.
TEK SORUN CRİSTİAN'DI
Her şeye rağmen son derece heyecanlı, güzel bir maç oldu. Futbol kalitesi üst düzeydi. Kazanan taraf G.Saray olmasına rağmen, F.Bahçe oynadığı futbolla daha etkili olan taraftı. İyi top çevirdiler, daha çok pozisyon ürettiler. Sadece final toplarında etkili olamadılar.
G.Saray'a göbekten pozisyon vermediler. Bunun birinci nedeni, Mehmet Topal'ın bu kez defansın önünde geriye yardımcı olmasıydı. Tek sorun Cristian'dı. O alışık olduğumuz, bildiğimiz Cristian sahada yoktu. Saklandı durdu. Ne hücuma destek verdi, ne de pozisyon üretebildi. O alıştığımız rakipten top çalma, ileriye dikine top taşıma özelliğini de kullanmadı.
Niye böyle oluyor. Yerini mi beğenmiyor. Duygusal olduğunu biliyoruz. Ama el üstünde tutulduğunu da biliyoruz. Arkadaşlarıyla da arasında sorun yok. O vakit niye oynamıyor? Yazık değil mi arkadaşlarına? Ondan daha yaşlı olan Kuyt sahada basmadık yer bırakmadı. Meireles iyi mücadele etti. Gördüğü kırmızı kart da Fatih Terim'in hakeme yaptığı baskıdan oldu. Bir pozisyon önce hakem faulü vermeyince sinirlendi, isyan etti. El kol hareketleri yaptı. Fatih Terim de hakeme 'Kart kart' diye bağırdı. Sonunda oldu. Bu maçta yalnız sahada değil kulübelerde de heyecan vardı. İki hoca da yerinde duramadı. Birinin 'Ak' dediğine öbürü 'Kara' dedi.
Sonuç mu? G.Saray iki duran topla 3 puanı aldı. Selçuk'un attığı frikik penaltı gibiydi. Penaltıyı o kadar kolay atamaz.